Previous Page  199 / 393 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 199 / 393 Next Page
Page Background

Düzenleyici İşlemin Konusunun Gayrımeşru Olması

198

Danıştay, maddi yokluk sebebine dayalı bir başka uyuşmazlıkta;

“Adına ödeme emri düzenlenen şirketin 17.12.1998 tarihinde fesih edi-

lip ticaret sicilinden kaydı silinerek tüzel kişiliğinin sona ermiş olması

sebebiyle, hukuken var olmayan şirketin haklara sahip olması, borçlu

kılınması ve temsilinin olanaklı olmadığı, bunun sonucu olarak, tüzel

kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi, olmayan

şirket adına tarh ve ceza kesme işlemleri tesis edilemeyeceği, tesis edi-

len işlemlerin de, herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağı, hukuki

sonuç doğurmayan; hukuk düzeninde varlık kazanmayan işlemlerin

ise, herhangi bir kişinin menfaatini ihlal etmesi söz konusu olamaya-

cağı, bu hukuki durum karşısında; feshedilmekle tüzel kişiliği sona

eren şirketin temsili de söz konusu olamayacağından, tasfiye memuru

tarafından,

olmayan şirketi temsilen

açılan davanın

ehliyetsizlik ne-

deniyle reddi gerekeceği

yönünde karar vermiştir.

76

Hukuki yoklukta Danıştay;

“hukuki geçerliliği bulunmayan,

meşruiyet zemini olmayan, hukuki dayanağı bulunmayan”

ifadele-

rine vurgu yaparak “yok hükmünde sayma” müeyyidesini ön plana

çıkarmaktadır. Danıştay; bu tür işlemler hakkında idarenin de yok

hükmünde sayma kararı verebileceği ve buna göre hareket edebile-

ceğini belirtmektedir.

77

Örneğin; görev süresi sona ermiş bulunan bir

için idari yargıda dava açmaya esasen gerek bulunmamaktadır. Fakat, idarenin

işlemini yok hükmünde saymayıp yürütmeye devam etmesi, ilgiyi bu işlemin ip-

tali için dava açmaya zorunlu bırakabilir. Bu gibi durumlarda, idari yargı yerinin,

dava konusu işlemin yok hükmünde olduğunu saptayıp uyuşmazlığı çözmesi,

idarenin her türlü eylem ve işleminin yargısal denetime bağlı tutulmasını gerek-

tiren “Hukuk Devleti” ilkesine de uygun düşecektir. Uygulamada tespit davaları,

bir olayın veya bir hukuksal ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesi amacıyla

açılan ve eda davasının öncüsü niteliğindedir. Bakılan dava; soyut bir olayın yargı

kararıyla belirlenmesi isteminden çok açıkça hukuka aykırı olan bir işlemin, mut-

lak butlanla batıl olması nedeniyle yok hükmünde olduğunun tespiti istenilmiş

olması nedeniyle iptal davası formunda görülmesi gereken bir davadır. Danıştay

10. Dairesi 1995/397 Esas., 1997/1911 Karar sayılı İlamı.

76

Danıştay 7. Dairesi 2005/1018 Esas., 2005/1227 Karar sayılı İlamı.

77

Danıştay kararlarına paralel olarak doktrinde de hukuka aykırı işlemlerin idare

tarafından geri alınabileceği, işlemin bir unsurunda görülen çok ağır derecede-

ki hukuka aykırılıkların ya da işlemin esaslı unsurlarından yoksunluk hali olan

yokluk durumunun bulunması halinde işlemin her zaman geri alınabileceği belir-

tilmektedir. Hukuki istikrar ve güven ilkesi gereği, hukuka aykırı işlemlerin geri

alınmasında dava açma süresinin esas alınması gerekli olmakla birlikte yokluk,

açık hata, ilgilinin hileli davranışı gibi durumlarda işlem her zaman geri alınabi-

lecektir. Ramazan Çağlayan, s. 48-49. Esasen açıkça gayrimeşru bir konuyu dü-

zenleyen ve yasak bir ilişkiye imkân sağlayan işlemin normlar hiyerarşisi ve üst

hukuk normları karşısındaki durumu da dikkate alınarak, geri alınmadan önce

de ihmal suretiyle uygulanmaması yoluna gidilmesi de mümkündür. Sayın Celal