Previous Page  132 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 132 / 437 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (127)

Burcu DÖNMEZ

131

sanığın ya da sanık hesabına çalışan kişilerin tehditlerine veya diğer

hilelerine bağlı olarak duyulan korkudur; diğeri ise duruşmada sorgu-

lama olayının meydana getirebileceği sonuçlara dayalı olarak gelişen

genel bir korkudur. Tanığın hissettiği korku sanıktan ya da sanık hesa-

bına çalışan kişilerden kaynaklandığında, hâkimin sanığa ya da tem-

silcilerine, tanığa karşı çapraz sorgu uygulama imkânı vermeksizin,

tanığı şahsen huzura çıkmaya zorlamaksızın ve söz konusu ifadenin

sanık aleyhine yegâne ve belirleyici delil teşkil etme ihtimali olsa bile

duruşma sırasında tanığın ifadesinin okunmasına izin verilebileceği

ifade edilmiştir. Ayrıca tanığın hazır bulunmaktan muaf tutulması

için korkusunun doğrudan sanığın tehditlerinden kaynaklanması da

gerekli görülmemiştir. Burada önemli olan hakimin, öncelikle tanı-

ğın hissetttiği korkunun objektif gerekçelere dayanıp dayanmadığını;

ikinci olarak da bu objektif gerekçelerin somut unsurlara dayanıp da-

yanmadığını tespit etmek amacıyla uygun araştırmaları yürütmesidir.

Zira tanık tarafından duyulan her türlü korku tanığın duruşmada ha-

zır bulunmaktan muaf tutulması için yeterli değildir.

31

5- Mahkûmiyet hükmü tek başına veya belirleyici

32

ölçüde giz-

li tanık ifadesine dayanmamalıdır.

33

Delilin önemini değerlendirmek

için mahkemeler tarafından incelenen delillerin tamamının dikkate

alınması yeterli değildir, mahkûmiyet kararının fiilen hangi delille-

re dayandırıldığını ve dolayısıyla sanığın mahkum edildiği suçu ve

sanığın cezai sorumluluğunu oluşturan farklı unsurların neler oldu-

ğunu da araştırmak gerekir.

34

Gizli tanık ifadesi, ancak diğer delillerle

doğrulanması halinde hükümde kullanılabilir hale gelebilir ve diğer

deliller de başka bir gizli tanık ifadesi olamaz. Diğer bir ifade ile diğer

31

Al-Khawaja et Tahery kararı, §122-124; Balta ve Demir /Türkiye kararı §44

32

AİHM

, Al-Khawaja et Tahery kararında, “belirleyici delil” kavramının ispatlayıcı delil

ifadesinden daha güçlü bir anlam taşıdığını ifade etmiştir. Buna göre, ilgili delil olmaksızın

mahkum edilme ihtimalinin beraat edilme ihtimalinden daha düşük olmasının süreklilik

arz etmesi yeterli değildir. Gerçekte belirleyici kelimesi, dava hakkında karar verilmesini

sağlayacak derecede önemli bulunan bir delile işaret ederek dar anlamda kullanılmalıdır.

Şayet duruşmada hazır bulunmayan bir tanığın ifadesi diğer unsurlarla desteklenirse bu

ifadenin belirleyici niteliğine ilişkin değerlendirme, söz konusu diğer unsurların ispat gü-

cüne bağlı olacaktır (§131).

33

Van Mechelen ve Diğerleri/Hollanda kararı §63; Doorson/Hollanda kararı § 76; Taal/Es-

tonya kararı Başvuru no. 13249/02, tarih 22.11.2005 §33; Pello/Estonya kararı, §25; “hü-

küm soru sorma imkanı tanınmayan tanığın ifadesine dayanmamalıdır” Yevgenıy Ivanov/

Rusya kararı §48-50; Balta ve Demir/Türkiye kararı §39; Ayrıca bkz. Osman Doğru/Atilla

Nalbant, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar 1.cilt 2012, s.651

34

Tseber/Çek Cumhuriyeti kararı §54-55; Balta ve Demir /Türkiye kararı §50