Previous Page  135 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 135 / 437 Next Page
Page Background

AİHM ve Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında Gizli Tanıklara Soru Sorma Hakkının ...

134

maya çıkartılarak mahkeme önünde hazır bulunma hakkından fay-

dalandırıldığı (§42) ; ayrıca somut olayda isnat edilen suçun kanunda

öngörülen cezasının alt sınırının beş yıldan fazla olması ve başvuru-

cunun kendisinin bir müdafi seçmemiş olması nedeniyle başvurucuya

re’sen müdafi tayin edildiği; her ne kadar başvurucu, kendisinin avu-

kat seçememesi nedeniyle savunma hakkını tam olarak kullanamadı-

ğını ileri sürmüş olsa bile, ilk derece mahkemesince re’sen tayin edilen

müdafiin müdafilik görevlerini yerine getirmediğini ileri sürmediği

ve müdafiinin yardımından etkili bir biçimde yararlanamamasının

sebeplerini bildirmediği belirtilmiştir (§43).

Somut olayda başvurucuya atanan ilk iki müdafiin duruşmalar-

da hazır bulunmaması üzerine Barodan yeni müdafi talep edildiği ve

başvurucunun son celse atanan müdafii ile savunma hakkını kullan-

dığı ve son atanan müdafiin ilk derece mahkemesinin kararını temyiz

ettiği; başvurucunun da, kendisine atanan müdafilerin görevini yeri-

ne getirmediği yönünde, derece mahkemeleri önünde bir şikâyetinin

olmadığı ifade edilmiştir (§43).

Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, somut olayda başvurucu-

nun suçlamanın nedenleri ve niteliği hakkında bilgilendirildiği, du-

ruşmada hazır bulunmasının sağlandığı, savunmasını hazırlaması

için gerekli zaman ve kolaylıklardan faydalandırıldığı, kendisine ve

müdafiine verilen süre dışında ilave süre istemediği, bir müdafiinin

yardımından faydalanmak suretiyle savunma hakkını kullandığı ve

başvurucunun adil yargılanma hakkını sınırlandırdığı iddiasıyla baş-

ka bir işlem hakkında da şikâyetçi olmadığı; ayrıca dava dosyası ve

yargılama süreci bir bütün olarak incelendiğinde başvurucunun sa-

vunma haklarından yararlandırılmadığını gösteren bir bulguya da

rastlanılmadığından, başvurucunun savunma hakkının kısıtlandığını

ileri sürdüğü yargılama işlemlerinde açık ve görünür bir ihlal saptan-

madığına, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden

incelenmeksizin

“açıkça dayanaktan yoksun olması”

nedeniyle kabul edi-

lemez olduğuna karar vermiştir (§46,47).

Bu kararda Anayasa Mahkemesi, adil yargılanma hakkı kapsa-

mında savunma hakkının bir gereği olan tanıklara soru sorma hak-

kına ilişkin doğrudan bir değerlendirme içine girmemiş; genel bir

değerlendirme içerisinde olayı değerlendirmiştir. Ancak belirtmek

gerekir ki; Anayasa Mahkemesi başvurucuların ihlal iddiası kapsa-