Previous Page  152 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 152 / 437 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (127)

Burcu DÖNMEZ

151

şartlar altında davet edilmesi ve dinlenmesi ve silahların eşitliğinin

sağlanması hakkı olduğunu belirtmiştir (§54).

AİHM’nin gizli tanık anlatımlarının hükme esas alınmış olma-

sını her koşulda Sözleşmeyle bağdaşmaz nitelikte bulmadığını; zira

Sözleşmenin 6. maddesinin, her ne kadar tanıkların ve özel olarak

tanıklık için çağrılan mağdurların menfaatlerinin dikkate alınmasını

açıkça gerektirmese de, bu kişilerin yaşamları, özgürlük ve güvenlik-

leri gibi, genel olarak Sözleşmenin 8. maddesi kapsamına giren birçok

menfaatleri de tehlikeye girebileceğini kabul ettiğini ve tanıkların ve

mağdurların da bu tür menfaatlerinin, Sözleşmenin maddi hükümleri

tarafından korunduğunu belirttiğini ifade etmiştir. Bu gibi durumlar-

da AİHM’nin, Sözleşme’nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d)

bendi ile 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birlikte ele alınması

suretiyle, sanık menfaatleri ile tanık menfaatlerinin, yargı makamla-

rı tarafından uygulanan usullerle yeterince dengelenmesi gerektiğine

karar verdiğini (Doorson/Hollanda, B. No: 20524/92, 26/03/1996, § 69-

70, 72) belirtmiştir (§59).

Anayasa Mahkemesi 5271 sayılı CMK’nın 58. maddesinde iki tür ta-

nık koruma tedbirinin öngörüldüğünü; bunlardan ilkinin tanığın kim-

liğinin gizli tutulması, ikincisinin ise tanığın hakim tarafından hazır

bulunma hakkına sahip kişiler olmaksızın dinlenmesi olduğunu; 5726

sayılı Kanun’un 5. maddesinde ise, tanığın kimlik ve adres bilgilerinin

kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligata ilişkin

ayrı bir adres tespit edilmesi, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip

bulunanlar olmadan dinlenmesi ya da ses veya görüntüsünün değişti-

rilerek özel ortamda dinlenmesi gibi tedbirlerin düzenlendiğini (§ 61);

yine 5726 sayılı Kanun uyarınca tedbir uygulanacak kişinin tanık veya

yakınlarından biri olması, kişinin hayatı, beden bütünlüğü ve malvar-

lığı için ağır ve ciddi bir tehlike bulunması, tedbirin ölçülü olması ve

yetkili mercilerin kararının bulunması gerektiği belirtilmiştir (§62).

Anayasa Mahkemesi, AİHM’nin yargılamanın adilliğini değerlen-

dirirken, tanığın kimliğini gizlemek için makul gerekçelerin olup ol-

madığını ve gizli tanık ifadesinin verilecek hükmün dayandığı tek ve

belirleyici temel olup olmadığını ve hükmün büyük ölçüde ve yalnızca

gizli tanığın ifadesine dayanıp dayanmadığını incelediğini belirtmiş-

tir (§63).