Previous Page  148 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 148 / 437 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (127)

Burcu DÖNMEZ

147

66). Bu karar özellikle disiplin hukuku bakımından oldukça önemlidir.

Tanık dinletme hakkının disiplin hukuku bakımından da önemi ve

etkisi ortaya konulmuştur.

Sekizinci karar, başvurucunun ünlü kimliği nedeniyle kamuoyu-

nu meşgul eden Deniz Seki

48

başvurusudur. Bu karar aslında, konuya

ilişkin en son verilen karardır; ancak yukarıda da ifade ettiğimiz üze-

re gizli tanıklığa ilişkin karar en son değerlendirileceği için krimino-

lojik sıradan ayrılarak daha önce bilgi veriyoruz. İlgili davada başvu-

rucu mahkûmiyetin hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillere

dayandırılması, delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi ve ayrıca

kovuşturmanın kaldırılan mahkemelerce yapılması nedenleriyle adil

yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür (§1).

Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulatma hakkı ihlali iddiası kapsa-

mındaki değerlendirmesinde; başvurucunun aracılık ettiği iddia edi-

len tanıklar N. Ü., H. Ş. ve İ. T.’nin tanık sıfatıyla dinlenilmesini talep

ettiğini; ilk derece mahkemesinin, davaya ilişkin delilleri değerlendi-

rerek gösterilen tanıkların davayla ilgisini takdir ettiğini ve taleple il-

gili açık bir karar vermediğini, ancak bu tanıkları dinlemeyerek talebi

örtülü olarak reddettiğini belirtmiştir. Bu örtülü ret kararına rağmen

başvurucu gösterdiği tanıkları mahkemede hazır etmediği ve başvuru

formu ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun ilgili tanıkların dinlen-

mesinin niçin önemli olduğunu ve gerçeğin ortaya çıkması için niçin

gerekli olduğunu açıklamak suretiyle tanık dinletme talebinde bulun-

madığı anlaşılmadığı ve verilen mahkûmiyet kararı tek tanık anlatımı

üzerine inşa edilmediği; kararın sanık savunmalarına, diğer tanık an-

latımlarına, arama tutanağına, aramada ele geçirilen delillere, kayda

alınan iletişim içeriklerine, Adli Tıp Kurumu raporuna, ekspertiz ra-

porlarına ve diğer delillere dayanılarak verildiği gözetildiğinden, yar-

gılamanın bir bütün olarak adil olmadığına ilişkin bir bulguya rast-

lanmadığına karar vermiştir (§84). Bu gerekçelerle tanık sorgulatma

hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir (§85).

Yukarıdaki kararlardan da anlaşıldığı üzere Anayasa Mahkemesi,

tanıklara soru sorma hakkı bakımından yaptığı değerlendirmelerde,

AİHM ölçütlerinden hareket etmekte ve ilgili kararlara atıf yaparak,

aşağıda belirteceğimiz esaslardan hareket ederek incelemesini yap-

maktadır:

48

Deniz Seki Başvurusu, Başvuru No. 2014/5170, karar tarihi 19.9.2015