Previous Page  246 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 246 / 545 Next Page
Page Background

245

TBB Dergisi 2017 (128)

Şafak PARLAK BÖRÜ

b) Mülkiyetin Teminat Amacıyla, Şeyin Teslimi Suretiyle Devri

Mülkiyetin teminat amacıyla fakat şeyin teslimi suretiyle devri

halinde, başlı başına geçerli bir teminat müessesesi söz konusudur.

TMK md.766 hükmen teslim suretiyle yapılan teminat devirlerini et-

kisiz kabul ettiği halde bu durumu yasaklamamıştır. Temelini sözleş-

me serbestisi ilkesinde bulan bu inançlı işlemlerde, bir şey üzerindeki

mülkiyet hakkı teminat teşkil etmek üzere alacaklıya devredilmekte-

dir. Tam hak teorisi

51

uyarınca inanılan teminat amacıyla kendisine

devredilen inanç konusu şeyin tek başına bağımsız sahibidir. İç ilişki-

de yapılan bir inanç anlaşması ile inanılana teminat konusu şeyi temi-

nat amacına uygun olarak kullanma ve borç ödenir ödenmez inanana

iade etme yükümlülüğü yüklenmiştir.

52

II. İnançlı İşlemlerin Benzeri Kavramlarla Karşılaştırılması

A. Muvazaa ve İnançlı İşlem

Muvazaa Türk hukuk uygulamasında üzerinde en çok durulan

ve tartışılan konulardan biridir. Tarafların üçüncü kişileri aldatmak

amacıyla, gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç

meydana getirmeyen bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarına

muvazaa, bu şekilde yapılmış işleme ise muvazaalı işlem denir.

53

Mu-

vazaada asıl amaç üçüncü kişileri aldatmaktır. Muvazaalı sözleşmenin

her iki tarafı da iradeleri ile beyanlarının aynı doğrultuda olmadığını,

birbirine uymadığını önceden bilmektedirler.

54

rehini kurallarından kurtulmak amacıyla yapılmış bir hükmen teslim yolu ile mül-

kiyetin naklinin taraflar arasında hüküm doğurduğu halde, mülkiyetin nakledilmiş

olduğunun üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği hakkında bir düzenleme ge-

tirmiştir. Yeni Medeni Kanunun 766.maddesi gerekçesinde eski 690.maddede bir

hüküm değişikliğine gidilmediği, hükmün arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme

alındığı belirtilmiştir. Gerekçe böyle olmakla birlikte, madde hukuki sonucu açısın-

dan “mülkiyetin nakli sonuç doğurmaz” şeklinde önemli değişikliğe uğramıştır.

Mülkiyetin devrinin gerek taraflar arasında gerekse üçüncü kişilere karşı sonuç do-

ğurmayacağını kapsar biçimdeki bu mutlak ifadeye rağmen madde metninin eski

hükme uygun biçimde yorumlanarak, mülkiyetin naklinin taraflar arasında geçerli

olacağı fakat üçüncü kişiler açısından geçersiz sayılacağını (nisbi geçersizlik) sa-

vunmak güç görünmektedir. Nisbi geçersizlik Medeni Kanunumuzda ve Borçlar

Kanunumuzda öngörülen sistem içinde istisnadır ve ancak kanunda özel bir dü-

zenleme varsa kabul edilebilir. Oğuzman/Seliçi/Oktay Özdemir, s.595, dpn.43.

51

Teoriye ilişkin ayrıntılı olarak bkz. Özsunay, s.171 vd.

52

Tandoğan, s.547.

53

Eren, s.365; Feyzioğlu, s.187; Von Tuhr, s.272 vd; Özkaya s. 174.

54

Özkaya, s. 172 vd.