

255
TBB Dergisi 2017 (128)
Şafak PARLAK BÖRÜ
A. İnanç Anlaşması
İnanç anlaşmasının iki temel fonksiyonu bulunmaktadır. Anlaş-
ma bir yandan mülkiyetin alacaklıya devredilmesinin hukuki sebebi-
ni teşkil ederken, diğer yandan da tarafların hak ve borçlarına ilişkin
düzenlemeler getirir; bu anlamda çift görünümlü bir hukuki işlemdir.
Bu anlaşma hâkim görüşe göre bağımsız bir sözleşme olup, mülkiyetin
naklinin hukuki sebebini, yani temel (borçlandırıcı) işlemi oluşturur.
İnanç anlaşmasının geçerliliğinin şekle tabi olup olmadığı konusuna
göre belirlenir. Taşınırlarda sözleşme hiçbir şekle tabi değildir. Ancak
alacak ve taşınmazların devrine ilişkin inançlı işlemlerde hukuki se-
bebi oluşturan inanç anlaşması şekle tabi tutulmak gerekir. Bu sebeple
taşınmazlara ilişkin inançlı işlemlerde inanç anlaşmasının tapuda res-
mi şekilde yapılması gerekir. İnançlı işlemlerin ispatı yönünden ise,
inanç anlaşması yazılı delil ile ispat olunur.
93
Buna göre inanan kişi,
inanılan ile aralarında bir inanç anlaşması olduğunu bu anlaşma yazı-
lı yapılmışsa yani belge ile kanıtlayabilecektir.
İnanç anlaşması ile taraflar aralarında bazı borç ve yükümlülükler
kurarlar. Bu bakımdan iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme (synallag-
matisch) olarak kabul edilmesi gerekir.
94
Bu borç ve yükümlülükler-
den en önemlileri, inanılanın inananın talimatına uyma, onun aleyhi-
ne davranmama ve hukuki işlemlerde bulunmama ve nihayet şartlar
gerçekleşince iktisap ettiği hakkı iade borcudur.
95
İnançlı işlemlerde inanç anlaşmasının hukuki niteliği doktrinde
93
Yargıtay 05.02.1947 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı’nda inançlı işlemlerin an-
cak yazılı delille ispat edilebileceğini hükme bağlamıştır. Bkz. İBK, E.1945/20, K.
1947/6, T.05.02.1947; aynı yönde HGK, 29.01.2014 T., E. 2013/11-376, 2014/49;
HGK, 14.07.2010 T., 2010/14-394, 2010/395 K.; HGK, 23.5.1990 T, E.1-202, K..315;
HGK. 13.5.1992, 1992/4-249, 1992/323;
11.HD,08.03.2016 T., 2015/5934 E.,
2016/2561 K. (bkz
www.kazancı.com.tr, erişim tarihi: 01.08.2016); buna karşın
Yargıtay’ın bazı hukuk daireleri, inançlı işlemlerin ispatı için yazılı delil olma-
sa dahi, yemin gibi kesin delillerle de ispat edilebileceğine hükmetmiştir. Bkz.
14.HD,E. 2009/7747, K. 2009/9880, T. 28.09.2009; “İnançlı işlemde kazandırıcı
işlem nasıl bir şekle bağlı değilse, inanç sözleşmesi de bir şekle bağlı olmayıp ge-
nel hükümlere göre düzenlenmelidir. Öyle ki menkul veya tapusuz taşınmazların
inançlı temliklerinde inançlı işlemin değeri HMK 200. maddesinde belirtilen de-
ğeri geçmediği sürece her türlü delille ispat edilebilir.” (Özkaya, s. 49); Ayrıca bkz.
Özkaya, s. 45, 203; Eren, s.383; Kılıçoğlu, s.198; Uygur-Şerh, s. 914 vd.
94
Berger s. 97.
95
Eren, s. 382; ayrıca bkz. Oktay Özdemir, s.674.