

489
TBB Dergisi 2017 (128)
Fatih KESKİN
neticiler tarafından uygulanması şeklindeki biribiriyle bağlantılı iki
meşruluk kaynağından birini oluşturmaktadır. Bu meşruluk kayna-
ğı demokrasinin eşitlik prensibiyle ilişkilendirilmiş, başta ekonomik
kaynakların paylaşımı olmak üzere toplumsal türdeşliğin katılım ko-
şullarını olumlu etkileyeceği varsayılmıştır. Buna göre doğru kararlar
ancak bu kararlardan etkilenenlerin politik içeriklere etki edebilmele-
rinin sağlanmasıyla mümkün hale gelmektedir. Politik katılım eksikli-
ğinin ise kabulü zorlaştırabileceği, yanlış kararlara ve nihayetinde de
protestolara ve direnişe yol açabileceğinin altı çizilmiştir.
İnkar edilemeyen önemine rağmen yurttaşların politikayla iliş-
kileri konusundaki şüpheler politik katılımı sorunsallaştırmaktadır.
Bunda doğal olarak yöneticilere karşı duyulan güven kaybı, partilerin
azalan örgütleme gücü ve seçimlere katılım oranlarının geriye gidişi
kadar demokratik anayasal toplumların yönetmenin güncel ve gele-
cekteki meydan okumalarına karşılık verip veremeyeceği konusunda-
ki endişelerin rolü vardır. Bu çerçeveden bakıldığında politik krizin
katılımsal boyutu politik eşitlik prensibindeki aşınma üzerinden ku-
rulmuştur. Özellikle gelişmiş ya da gelişmekte olan toplumlarda son
yıllarda büyümekte olan toplumsal-ekonomik eşitsizliğin politik eşit-
sizliğe doğru evrimleşmekte olduğu, bunun da seçimlerde ve politik
katılım taleplerinde belirgin etkilere neden olduğu vurgulanmıştır.
Son yıllarda batılı demokrasilerdeki seçimlerde alt sınıfların katılım
oranlarında dikkat çekici bir azalma yaşanırken, üst ve varlıklı sı-
nıflardaki artış toplumsal-ekonomik ayrıma ve yurttaşlar arasındaki
bilişsel kaynakların eşitsizliğine bağlanmış, politik eşitsizliğin büyü-
mesinin politik eşitlikle ilgili temel demokratik prensibi zedelediğinin
altı çizilmiştir. Demokrasiyi değerler ölçütünde değil, pazar modeli
ölçütünde yapılandırmaya çalışan; kişisel yararın ve bireysel faydanın
en üst seviyeye çıkarılmasını talep eden neoliberalizmin bu eşitsizliği
güdülediği vurgulanmıştır. “Olgusalın normatif gücü şimdiki zaman,
normatifin olgusal gücü geçmiş zamandır”.
25
Oysa toplumsal-ekono-
mik eşitsizlik azaldıkça demokrasinin kalitesi yükselirken, bu yükse-
liş farklı toplumsal-ekonomik çıkarları temsil eden politik partilerin
alternatif programlar üretebilmesini de kolaylaştırmaktadır. Alterna-
25
Franz Neumann, “Demokratietheorien-Modelle zur Herrschaft des Volkes”,
Handbuch Politische Theorien und Ideologien, Bd. 1, 2. Aufl. Opladen, 1998, s. 65.