Previous Page  492 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 492 / 545 Next Page
Page Background

491

TBB Dergisi 2017 (128)

Fatih KESKİN

bir şekilde politik bilimciler bir politik sistemin demokratik niteliği-

ni “girdilerle” yani halkın katkıda bulunma ve karar alma haklarının

etkili varlığıyla değil, tersine onun “çıktılarına” bakarak ölçmektedir.

Ancak bu perspektifsel değişim girdi olarak katılımdan çok, çıktılar

yani politik süreçlerin sonuçlarının makul kabul edilebilir olması bağ-

lamında demokrasiyi ele alınmasına yol açmaktadır.

b. Temsil

Temsilin klasik tanımını yapmış olan Ernst Fraenkel bu kavramı,

“Anayasaya uygun tayin edilmiş egemenlik işlevinin yasal olarak yet-

kilendirilmiş uygulaması, halkın adına ancak onun bağlayıcı vekale-

ti olmadan eylemde bulunan bir devletin organları ya da otoritesini

doğrudan veya dolaylı yollarla halktan alan ve halkın genel çıkarına

hizmet etme ve bu şekilde gerçek iradesini yerine getirme iddiasında

bulunan diğer kamu görevlileri” olarak betimlemiştir.

28

Temsil ancak

bireysel çıkarlar birleştirilebildiğinde ve grup çıkarlarının temsili ve-

kaleti mümkün olduğunda olanaklı hale gelmektedir. Temsil prensibi

bu nedenle çıkarları savunabilecek ve temsil edenlerle temsil edilenler

arasında iletişim ağı kurabilecek bir dizi kurumun varlığını gerekli

kılmaktadır. Bu demokratik anlayış milletvekilliği, temsiliyet ve so-

rumluluk temeline dayandırılmıştır. Politik ve toplumsal temsilin bir-

biriyle yakından ilgili olduğundan hareketle de toplumsal bütünleştir-

me, üye tabanını temsil etme sorumluluklarıyla politik partilere de bu

bağlamda özel bir anlam yüklemiştir. Bu kavrayışta demokratik ikile-

min politik rekabetin eylem zorunluluğu altındaki politik aktörlerin

çıkarlara dayalı ekonomik-rasyonel, kısa vadeli hesaplarıyla, demok-

ratik anayasal toplumların eylem temellerinin uzun vadeli güvence

koşullarının uyuşmazlığından kaynaklandığı ifade edilmiştir.

29

Söz konusu bu ikilem yani ekonominin ve toplumun varoluşunu

uzun vadeli güvence altına alma kuralının kısa vadeli yarar beklen-

tisini sınırlandırmasının neden olduğu demokratik politikanın etik

temellerine dayandırılmaktadır. İlginç olan bu ikilemin parti rekabe-

tinden kaynaklanan bir ironiyi barındırmasıdır. Buna göre iktidarda-

28

Aktaran Paul Kevenhörster, Politikwissenschaft Band 1: Entscheidungen und

Strukturen der Politik, UTB, Leske+Budrich, 1997, s. 405.

29

Kevenhörster, 1997, s. 411.