Previous Page  112 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 112 / 405 Next Page
Page Background

111

TBB Dergisi 2017 (129)

Ahmet Emrah GEÇER

2. Kanuni Temsilciler ve Kanuni Temsilci Gibi Sorumlu Olanlar

Kanuni temsilcilerin amme alacaklarından doğan sorumluluğuna

ilişkin başlıca hükümler, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. mad-

desinde ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında

Kanun’un mükerrer 35. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümlerin

ortak özelliği, kamu hukuku ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişileri

kanuni temsilci olarak kabul etmeleri ve bu kişileri belli şartlar altında

temsil ettiği kişi şahsında doğan amme borçlarından ötürü ilgili ida-

reye karşı sorumlu tutmalarıdır. Kanun maddelerinin içeriği incelen-

diğinde, kanuni temsilcilerin sorumluluğunun kapsamı ve şartlarının

-net şekilde olmasa da- öngörüldüğü, ancak kanuni temsilci terimi ile

kastedilenin ne olduğuna yer verilmediği anlaşılmaktadır. Bu sebeple,

VUK ve AATUHK’nın bu hükümleri aracılığıyla sorumluluk atfedi-

len kanuni temsilcilerin kimler olduğuna ilişkin sorunun cevabı, Türk

Medeni Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve diğer

ilgili kanunlardaki hükümlerde aranması gerekmektedir.

16

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre gerçek kişiler

17

bakımın-

dan kanuni temsilci, küçükler için veli, velisi olmayan küçükler ve kı-

sıtlılar için vasi, bazı durumlarda belirli işleri görmek ve malvarlığını

yönetmek için atanan kayyımdır.

18

Burada, Vergi Usul Kanunu’nun 10.

16

Sadık Kırbaş, (2015), Vergi Hukuku Temel Kavramlar, İlkeler ve Kurumlar, 20.

Bası, Siyasal Kitabevi, Ankara, s. 77; Seri A 1 Nolu Tahsilat Genel Tebliği’nin ka-

nuni temsilcilerin sorumluluğunu düzenleyen VIII. Bölümüne bakılabilir. (R.G.

T:20.6.2007, S:25568).

17

Herkes sağ ve tam doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren hak

ehliyetine sahiptir. Ancak, bir kimsenin kendi fiilleriyle hak edinebilmesi ve borç

altına girebilmesi için fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Fiil ehliyetinin şartları:

Ayırt etme gücüne sahip olma, ergin olma ve kısıtlı olmamaktır. Kemal Oğuz-

man/Özer Seliçi/Saibe Oktay Özdemir, (2013), Kişiler Hukuku, 13. Bası, Filiz Ki-

tabevi, İstanbul. s. 40.

18

Vergi Usul Kanunu’nun 9/1 fıkrasında mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için

kanuni ehliyetin diğer bir deyişle fiil ehliyetinin şart olmadığını öngörmüştür.

Gerçek kişinin hak ehliyetine sahip olması yeterlidir. Zira vergi hukukunda eh-

liyet, kişinin ödeme gücünden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla ödeme gücüne

sahip küçük ya da kısıtlı da vergi mükellefi ya da sorumlusu olabilecektir. Yu-

suf, Karakoç, (2014), Genel Vergi Hukuku, 7. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara, s.

211-212. Kayyım, belli bir işin yapılması veya malvarlığının yönetilmesi için gö-

revlendirilmiş olabilir. Bu sebeple, kayyım, kanuni temsilci sıfatını haiz olur ve

sonuç olarak kanuni şartların gerçekleşmesi halinde kayyım olarak atandığı kişi-

nin amme borçlarından ötürü sorumluluğu söz konusudur. Nihal Saban, (2014),

Vergi Hukuku, 6. Bası, Beta, İstanbul, s. 86. Medeni Kanun gereğince atanan yasal

danışmanın temsil yetkisini haiz olmaması ve sadece sınırlı sayıda işler için görüş