Previous Page  115 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 115 / 405 Next Page
Page Background

114

Kanuni Temsilcilerin Amme Borçlarından Sorumluluğu: Kusurlu Sorumluluk...

6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin 1. fıkrasında tüzel ki-

şiliği olmayan teşekkülleri idare edenlerin de kanuni temsilci gibi so-

rumluluğunun olduğu belirtilmiştir. Tüzel kişiliği olmayan teşekküle

örnek olarak adi şirketler

27

ve cemaatler gösterilebilir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 638. maddesinin 3. fıkrasın-

da, “

Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, or-

taklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa

müteselsilen sorumlu olurlar

.” hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere

kanun koyucu, adi şirketin borçları bakımından ortaklarının müte-

selsil sorumlu

28

olduğunu öngörmüştür. Dolayısıyla, adi ortaklardan

birinin adi şirketin temsilcisi olduğu durumda bu kişi aynı zamanda

adi şirketin ortağı olması sebebiyle ilgili amme borcunun tamamın-

dan aslen sorumlu olacağı için kanuni temsilcinin sorumluluğu kuru-

muna başvurulmasına gerek yoktur. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun

625. maddesine göre, adi şirket ortakları dışında üçüncü bir kişinin

adi şirkete genel temsilci olarak atanması durumunda, bu üçüncü kişi

bakımından kanuni temsilcinin sorumluluğuna ilişkin hükümlerin iş-

letilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Cemaatler, Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalan bir takım

ayrıcalıklara sahip ancak tüzel kişiliği haiz olmayan topluluklardır.

Bu toplulukların idaresi, topluluğun lideri din adamı ile dinsel niteliği

olmayan topluluklarda ise meclisler aracılığıyla olmaktadır.

29

Anlaşı-

lacağı üzere, burada ilgili topluluğu idare eden din adamı veya meclis,

topluluğun asıl amme borçlarından ötürü kanuni temsilci gibi sorum-

lu sayılacaktır. Ancak, kanun, tüzel kişiliği olmayan teşekküller ile

idare arasındaki vergi ilişkisinden kaynaklanan cezaların muhatabı-

nın kim olduğu konusunda açıklık getirmemiştir. Düşüncemize göre

burada vergi cezalarının muhatabı, cezaların şahsiliği ilkesi gereğince

doğrudan doğruya bu teşekkülleri idare edenlerin olması gerekmek-

tedir. Zira kişiliği haiz olmayan bir teşekkülün cezai işleme tabi tu-

27

Ayrıntılı bilgi için bkz. Reha Poroy/Ünal Tekinalp/Ersin Çamoğlu, (2014), Ortak-

lıklar Hukuku I, 13. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, s. 39-85; Mehmet Bahtiyar,

(2015), Ortaklıklar Hukuku, 10. Bası, Beta, İstanbul, s. 27-44.

28

Danıştay’ın bu yöndeki kararı için bkz. Danıştay 4.D. 1983/83E. 1984/3782K.

23.10.1984T., 10.12.2015 tarihinde

www.kazanci.com

adresinden erişilmiştir.

29

Seha L. Meray, (1970), Lozan Barış Konferansı Tutanaklar ve Belgeler, Ankara

Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No:300, Ankara Üniversitesi Bası-

mevi, Cilt 1 Kitap 2, aktaran Nihal Saban, a.g.e., s. 94.