

293
TBB Dergisi 2017 (129)
Ayşe Füsun ARSAVA
2013 tarihli kararında uymuştur. Divan, 2 ve 3 nolu temyiz taleplerinin
reddi bağlamında bu isnatların somut bir yanı olmaması nedeniyle ol-
dukça kısa açıklamalar yapmıştır. Buna karşılık 1. ve 3.gerekçelerin
reddi bağlamında daha kapsamlı açıklamalar karşımıza çıkmaktadır.
İlk derece mahkemesinin 263. madde, 3. fıkrasının yorum ve uygu-
lanması bağlamında birçok hukuki hata yapıldığına ilişkin iddia bağ-
lamında Divan öncelikle tüzük karakterli hukuki tasarruflar kavramı-
nı ele almıştır. Divan bu iddiayı reddederken, gerekçe olarak tercihli
ve tercihsiz davacılar ayrımına, anayasa tasarısının III-365. madde, 4.
fıkrasına ve anayasa konvansiyonunda anayasa tasarısına ilişkin ha-
zırlık çalışmalarına istinat ederek tüzük karakterli hukuki tasarrufla-
rın 263. madde, 3. fıkrasında yer alan diğer olasılıklarda öngörülen ta-
sarruf türlerine nazaran daha dar bir kapsama sahip olması gerektiği
sonucuna varmıştır. Bu dayanaklara istinaden Divan mahkemeyle ve
kanun sözcüsü Kokott’la mutabık olarak, AB’nin çalışma usulleri hak-
kındaki anlaşmanın 263. madde, 3. fıkrasında gerçek ve tüzel kişilerin
dava hakkıyla ilgili olarak AT anlaşmasının 230. madde, 4. fıkrasında
yapılan değişiklik sonucu ortaya çıkan düzenlemenin bireylere yasa-
ma tasarrufları dışında kalan genel geçerliliğe sahip tasarruflara karşı
daha esnek koşullarla iptal davası açma olanağı verme amacı taşıması
nedeniyle, 263. madde, 3. fıkrada yer alan tüzük karakterli yasama ta-
sarruflarının yasama tasarruflarını kapsamaması gerektiği sonucuna
varmıştır. Divan ilk derece mahkemesinin 6 Eylül 2011 tarihli kara-
rında davacıların dava konusu 10.07.2009 tarihli tüzükten 263. madde,
3. fıkra muvacehesinde doğrudan ve bireysel etkilenmediklerini dile
getiren saptamasının hukuka aykırı olduğu iddiasını da, Lizbon anlaş-
masının AT anlaşmasının 230. madde, 4. fıkrasında düzenlenen iptal
davasının kabul şartlarında değişiklik getirmek gibi bir amaç taşıma-
dığı gerekçesiyle reddetmiştir.
Divan temyiz kararında davacıların üçüncü itirazları bağlamın-
da gündeme getirdikleri Birlik temel haklarıyla ilgili soruların cevap-
landırılmasından imtina etmemiştir. Davacılar temyiz başvurusunda
ilk derece mahkemesinin 6 Eylül 2011 tarihli Inuit kararı bağlamında
263. madde, 3. fıkraya ilişkin yaptığı yorumun Avrupa Temel Haklar
Şartı’nın 47.maddesinin ve AİHK’nun 6.maddesinin ve 13.maddesinin
ihlâline yol açtığını iddia etmiştir. Bu iddia da kanun sözcüsünün öne-