Previous Page  145 / 457 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 145 / 457 Next Page
Page Background

144

Türk Ceza Hukukunda Suça Teşebbüs

Ancak azmettiren ile yardım edenin sorumlu olabilmesi için asli failin

icra hareketine başlamış olması gerekmektedir. İcra hareketine başla-

nılmadıysa cezalandırılabilir teşebbüs de söz konusu değildir.

103

IV. Teşebbüsün Derecesi

765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde, kanunda eksik

teşebbüs, tam teşebbüs ayrımına yer verilmişti. Failin, elinde olma-

yan nedenlerle icra hareketini tamamlayamaması durumunda eksik

teşebbüsün varlığı, bütün icra hareketlerinin bitirilmesine rağmen ne-

ticenin gerçekleşmediği durumlarda da tam teşebbüsün varlığı kabul

edilmekteydi.

104

İcra hareketini ne zaman bitmiş sayılacağı üzerindeki

tartışmalar nedeniyle 5237 sayılı TCK’da eksik teşebbüs ve tam teşeb-

büs ayrımına yer verilmemiştir. Bu ayrım yerine “

meydana gelen zarar

veya tehlikenin ağırlığı

”na

105

göre kanunda gösterilen oranlarda verilen

cezadan indirim yapılacağı hükmü getirilmiştir.

106

5237 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile birlikte teşebbüs ne-

deniyle yapılacak olan indirim oranı belirlenirken, yapılan hareketin

ulaştığı gerçekleşme aşamasından ziyade, fiilin doğurduğu zarar veya

tehlikenin ağırlığının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

107

ortaklarına ceza verilmemesini gerektirmez.”

103

Jescheck, (Alman Ceza Hukukuna Giriş), s. 47. Alman Ceza Hukuku’nda, suça

azmettirmeye teşebbüs cezalandırılmaktadır. Bir suç işlemek için anlaşma yapma

cezalandırılmıştır. (StGB m. 30/2) Türk Hukuku’nda TCK 316. maddesi dışında

suç için anlaşılmasını ceza yaptırımına alan başka bir hüküm yoktur. Failerin ya

da azmettirenlerin cezalanadırılabilmeleri için icra hareketlerine başlamış olmala-

rı gerekmektedir. Ancak faillerin ve azmettirenlerin fiilleri koşullarının bulunması

durumunda suç işlemek için örgüt kurma suçu kapsamında değerlendirilebilir.

104

Dönmezer/Erman,(Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku), s. 437.

105

“Kanunda yer alan ‘meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığına göre’ ifadesinin

yerine ‘korunan hukuki menfaatin maruz bırakıldığı tehlikenin ağırlığına göre’

ifadesinin kullanılmasının daha uygun olduğu, teşebbüste bir zarar potansiyeli-

nin olduğu” belirtilmiştir. Bkz. İpekçioğlu, (Türk Ceza Hukukunda Suça Teşeb-

büs), s. 29.

106

Bayraktar’a göre: “getirilen bu kıstas göreceli ve bakış açılarına göre değişebilir

bir özellik taşımaktadır. Bu durum objektif ceza hukuku anlayışından sübjektif

bir anlayışa doğru gidişin göstergesidir.” Bkz. Köksal Bayraktar, “Teşebbüs, İşti-

rak, Suçların Birleşmesi”, Türk Ceza Kanunu’nun 2 Yılı Teoride ve Uygulamada

Karşılaşılan Sorunlar, İstanbul/2008, s. 139.

107

Kanun hükmünün gerekçesi için bkz. Sedat Bakıcı, Ceza Hukuku Genel hüküm-

leri, Adalet Yayınevi, Ankara/2008 s. 748. Kanun hükmünün gerekçesinde eksik

teşebbüs-tam teşebbüs ayrımın adaletsizliğine ilişkin bir olaya da yer verilmiştir.

“Tabancasındaki mermilerden sadece birini atıp mağduru yaraladıktan sonra en-