Previous Page  213 / 457 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 213 / 457 Next Page
Page Background

212

Türk Mevzuatında Çevreyi Kirletenin Hukuki Sorumluluğu

da nehrin büyük ölçüde kirlendiği belirlenmiştir. Tesislerin boşaltım

işlemlerinin fiili olarak hangi sırayla gerçekleştirdikleri bilinemiyorsa

burada seçimlik illiyetten bahsedilebilir.

97

Böyle durumlarda failleri

vermiş oldukları zararlardan dolayı müteselsilen sorumlu tutma yolu-

na gidilir

98

. Ortak illiyet ve yarışan illiyet durumlarında müteselsilen

sorumluluk doğar.

99

Kural seçimlik illiyet halinde sorumluluğun ol-

mamasıysa da, bazı durumlarda istisnai olarak müteselsil sorumlulu-

ğun kabul edilmesi gerektiği öne sürülmektedir

100

.

İlliyet bağını kesen sebepler ise; mücbir sebep, zarar görenin ağır

kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusurudur

101

. Mücbir sebep; kişinin ken-

disi ve işletmesi dışında gerçekleşen, gerçekleşme biçimi ve yoğunluğu

açısından umulmayan halleri net bir şekilde aşan; öngörülemeyen, ön-

lenemeyen her olaydır.

102

Çevre kirlenmesinde mücbir sebep nedeniyle

illiyet bağı ve sorumluluk ilişkisine dair Yargıtay’ın bir kararı örnek ve-

rilebilir. Çimento fabrikası deprem sebebiyle yıkıldığında çevreye saçı-

lan kimyasallar nedeniyle sorumlu tutulamayacağını, depremin illiyet

bağını kestiği ileri sürmektedir.

103

Buna karşın Yargıtay’ın 17 Ağustos

1999 depremine ilişkin kararlarında, illiyet bağının kesilmediğini zira

zarar veren olayın deprem değil, davalıların yönetmeliklere uygun

olmayan bir bina inşa etmiş olmaları olarak belirlenmiştir.

104

Mücbir

sebebin, illiyet bağını kesip kesmediğini her somut olayda ayrıca değer-

lendirmek gerekir; zira tehlike sorumluluğunun kapsamında olan bir

97

Erişgin, s. 131.

98

Çakırca, s.86; Gökyayla, s.197; Demir, s.110 vd.

99

Gökyayla, s.197; Güneş, s.336.

100

Eren, Borçlar Hukuku, s.509.

101

Kılıçoğlu, s.305; Eren, s.517 vd. Erişgin, s.131; Güneş, s.336.

102

Kılıçoğlu, s.305; Erişgin, s.123; Çakırca, s.87.

103

Ateş, s.79.

104

“…Gerçek durum, davalıların binayı depreme dayanıklı durumda yapmamala-

rıdır. Eğer bina, yazılı bulunan yapı yönetmeliklerine ve teknik koşullara uygun

yapılsaydı, buna karşın deprem nedeniyle yıkılsaydı, bu durumda, zararla huku-

ka aykırı eylem arasındaki illiyet bağı kesilmiş olacağından davalıların sorumlu-

luklarına gidilmeyecekti. Hiç deprem olmasaydı, davalıların yıllarca önce işledik-

leri hukuka aykırı eyleminden dolayı, zararda olmadığı için eldeki davaya konu

edilen biçimde bir ödence davası açılamayacaktı. Diğer bir anlatımla, davalıların

hukuka aykırı eyleminin, ileride bir zarar doğuracağı varsayımı ile bu nitelik ve

kapsamda sorumluluklarına gidilmeyecekti.” ifadeleri ile Yargıtay deprem yö-

netmeliğine aykırı binaların yıkıma sebep olduğunu, bu bağlamda da depremin

illiyet bağını kesmediğini vurgulamıştır. Y. 4. HD., 03.02.2005 T., 2004/7039 E.,

2005/746 K.

(www.hukukturk.com

arşivi); Y. HGK., 22.10.2003 T., 2003/4-603 E.,

2003/594 K.

(www.hukukturk.com

arşivi).