

61
TBB Dergisi 2017 (130)
Gonca EROL
lik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması”
haline vurgu yapılmaktadır.
Öncelikle belirtelim ki, bu düzenlemenin, tedbir kararının konu-
sunu teşkil edebilecek hakların kapsamını yasa ile çelişir biçimde da-
raltıyor olması bir sonraki başlıkta tartışılacaktır. Bu başlık altında bizi
ilgilendiren kısım, düzenlemede, tedbir kararının, bir hakka yönelik
“ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması” halinde söz olacağının
öngörülmüş olmasıdır.
Bu düzenlemelerden hareketle diyebiliriz ki, tedbir kararının ama-
cı, hakka yönelik mevcut olan ciddi tehlikenin, gerçekleşmiş bir zarara
dönüşmesini önlemektir. Nitekim AYM de kararlarında bu durumu
şöyle ifade etmektedir:
“...bir işlem ya da kararın uygulanması halinde bi-
reyin anayasal haklarının ihlali yönünde ciddi bir tehlike ortaya çıkacaksa,
6216 sayılı Kanun ile Mahkemeye bu tehlikeyi önlemek amacıyla tedbir kararı
verme yetkisi tanınmıştır.”
4
AYM’ye bireysel başvuruda tedbir kararları bakımından mevcut
düzenlemeler açısından dikkat çekici noktalardan birisi, tedbir kara-
rının çerçevesinin yasa ile geniş bir biçimde çizilmiş olmasına karşın,
bu çerçevenin içtüzük hükümleri ile bir bakıma sınırlandırılmış olma-
sıdır. Bu sadece kapsama alınan haklar bakımından değil, genel olarak
da söz konusudur. Yani yasada, “Bölüm bir başvuruyu incelerken zo-
runlu gördüğü tedbirleri alabilir” manasına gelen bir düzenleme var
iken, içtüzük bunu hem haklar bakımından sınırlamış hem de, ciddi
bir tehlikenin olması şartına bağlamıştır.
Aslında benzer bir durum AİHM’ndeki geçici tedbir uygulama-
sında da söz konusudur. Tıpkı 6216 sayılı Yasa’nın 49/5. maddesinde
genel bir düzenlemeye yer verilmiş olması gibi, AİHM içtüzüğünde
39. maddede yer alan geçici tedbire ilişkin hüküm de oldukça genel bir
hükümdür. Burada, mahkemenin
“tarafların yararı veya önlerindeki yar-
gılamanın uygun şekilde görülebilmesi için alınması gerektiğini duşundukleri
geçici tedbirleri”
alabileceği ifade edilmiştir.
Hatta AİHM’in İçtüzük düzenlemesi 6216 sayılı Yasa’daki düzen-
lemeye kıyasla daha ucu açık bir düzenlemedir de denilebilir çünkü
yasada tedbir kararının hakların korunması bakımından bir “zorun-
4
AYM, Rıda Boudraa (TAK), B. No: 2013/9673, 30.12.2013, §25.