

128
(Marksist Kuram Açısından) Kapitalist Düzende İdare Hukuku ve Kuramın Görüşlerinin ...
2-
Marksistlerin Hukuk Hakkındaki Değerlendirmeleri
Aslında Marksist kuram bakımından “hukuk” için ayrı bir başlık
atılmasının gerekip gerekmediği sorgulanabilir. Zira bu kuram açısın-
dan hukuk ile devlet kuramı birbirinden ayrılmaz bir bütünlük oluş-
turmaktadır.
32
Nitekim Marksist kurama göre ekonomik üretim ve
toplumsal ilişkilerin biçimleri devlet ve hukuku belirlemekte olup be-
lirleyici nedenlerin ortak olması devlet ve hukuk kuramlarının birlikte
ele alınmasına yol açar. Yukarıda ayrıntılı bir şekilde gösterildiği üzere
Marksist kuram, devletin topluma hiç yoktan inme olarak benimsetti-
rilmediğini, onun gelişmenin belirli bir döneminde yer alan toplumun
ürünü olduğunu, uzlaşmaz çelişkilerin içinde birbiriyle ekonomik çı-
karları için savaşan sınıfların bu sonsuz savaşımlarını yumuşatmak
ve düzene bağlamak için toplumun üstünde yer alacak bir güce gerek
duyulduğunu ve devletin bu yoldan ortaya çıktığını savunmuştur. Bu
bağlamda söz konusu kuram sınıf çelişkilerini denetlemek gereğini
gidermek için ortaya çıkan devletin, doğal olarak en güçlü olan, bir
mekte ve onun komünist aşamaya geçince ortadan kalkacağını savunmaktadırlar.
NitekimMarx, uyruk zümrelerin egemen zümreye itaatinin iktisadi bakımdan za-
yıf olmalarından ileri geldiğini, devlet sınıf savaşımından doğan bir teşkilat oldu-
ğu için gelecekte sosyalizm tamamen gerçekleştikten ve sınıf mücadelesi ortadan
kalktıktan sonra devletin de yok olacağını, devletin sosyalist bir toplumda gerek-
siz bir kurum haline geleceğini, ancak sosyalist toplumun “başıboş” (inzibatsız)
bir toplum olmadığını, bu toplumun kendisine özgü teşkilatının da olacağını be-
nimsemektedir. Bkz. Arsal, s. 298. Engels ise devletin ezeli ve ebedi olmadığını ve
belirli bir süre sonra sönümleneceğini vurgulamaktadır. Yazar, devletin düşünü-
lemeyecek bir zamandan beri var olan bir şey olmadığını, hiçbir devlet ve devlet
gücü olmayan toplumların olduğunu, toplumun sınıflara bölünmesine zorunlu
olarak bağlı bulunan belirli bir iktisadi gelişme aşamasında bu bölünmenin dev-
leti bir zorunluluk durumuna getirdiğini, ancak, üretimde, bu sınıfların varlığının
yalnızca bir zorunluluk olmaktan çıkmakla kalmayıp, üretim için gerçek bir en-
gel olduğu bir gelişme aşamasına hızlı adımlarla yaklaştığımızı belirtmektedir.
Yazar, bu sınıfların vaktiyle ne kadar kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıktılarsa o
kadar kaçınılmaz bir biçimde ortadan kalkacaklarını, onlarla birlikte devletin de
kaçınılmaz bir biçimde yok olacağını savlamaktadır. Daha açık bir deyişle yazar,
üreticilerin özgür ve eşitçi bir birlik temeli üzerinde üretimi yeniden düzenleye-
cek olan toplumun, bütün devlet aygıtını bundan böyle kendisine layık olan bir
kenara, açıkçası, asar-ı atika müzesine, çıkrık ve tunç baltanın yanına atacağını
savlamaktadır. Engels, Ailenin Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni, s. 203.
32
Daha doğru bir deyişle Marksistler, hukuku devletin bir varlık nedeni olarak be-
nimsemekte ve hukukun genel karakteristiğini devletten alacağı anlayışını benim-
semektedirler. Bunlar, hukukun, insanların toplumsal üretim olayını yürütmek
için giriştikleri ilişkileri oluşturan toplumun ekonomik temeli üzerinde yer alan
bir üst yapı olduğunu, devletin ne kadar sınıflar üstü oluğu kanıtlanmaya çalışı-
lırsa çalışılsın gerçekte egemen sınıfa dayandığını, hukukun toplumun ekonomik
yapısının ve kültürel gelişimin üstünde olamayacağını, bazen gerisinde kalabi-
leceğini ve politik savaşımlara neden olacağını, hukukun ekonominin yanı sıra
diğer toplumsal ve kültürel olaylardan etkileneceğini de belirtmektedirler. A. Çe-
çen, Adalet Kavramı, İkinci Basım, Gündoğan Yayınları, Ankara 1993, s. 130.