Previous Page  145 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 145 / 405 Next Page
Page Background

144

(Marksist Kuram Açısından) Kapitalist Düzende İdare Hukuku ve Kuramın Görüşlerinin ...

anlamına geldiğini, hukuksal biçimin ve hukuksal ideolojinin ortadan

kaldırılmasının gerçek koşulunun bireysel çıkarla toplumsal çıkar ara-

sındaki karşıtlığın aşıldığı bir toplumsal durum olduğunu savunmak-

tadır. Pašukanis, burjuva toplumunu diğer toplumlardan ayırt eden

özelliğin genel yararın özel yararlardan ayrılması ve bunların birbirine

karşıt olması olduğunu, genel çıkarın, söz konusu karşıtlık çerçeve-

sinde, kendiliğinden özel çıkar biçimini, bir başka deyişle, “hukuk”

biçimini alacağını, bunun dışında, devlet örgütlenmesinin hukuksal

yönünü oluşturan unsurların yalıtık ve karşıt özel çıkarlar şemasına

tam olarak uyan unsurlar olduğunu ifade etmektedir.

61

Pašukanis, A.G. Gojchbarg’ın haklı olarak kamu hukuku ve özel

hukuk kavramlarının ayrılmasına bile karşı çıktığını Gojchbarg’a göre

hukukun özel ve kamu hukuku olarak bölünmesinin hukukçular için

iyi olmadığını, onun yalnızca en gerici hukukçularca tanındığı görüşü-

nü savunduğunu belirtmektedir.

62

Pašukanis, Gojchbarg’ın kamu hukuku özel hukuk ayrımının isa-

betsizliği düşüncesini gerekçelendirmek için; serbest ticaret ve devle-

61

Pašukanis, s. 103.

Pašukanis, Kotljarevskij’in seçim hukukuna ilişkin değerlen-

dirme yaparken (A.S. Kotljarevskij, Vlasti pravo [Hukuk ve Otorite], Moskova

1915, s. 25) “anayasal devlette seçmen, anayasada ifadesini bulan devlet düzeni-

nin yüklediği belirlenmiş bir işlevi yerine getirir. Fakat hukuk devleti bakış açısı-

na göre, seçmene sadece bir işlev tanımak, buna bağlı olan hakkı göz ardı etmek

mümkün değildir” görüşünü savunduğunu, kendisinin de bu görüşü destekle-

diğini, işlev ve hakkın birbirinden ayrılmasını kabul etmenin burjuva mülkiye-

tin toplumsal işleve dönüşmesi kadar olanaksız olduğunu belirtmektedir. Yazar

yine Kotljarevskij’in seçmenin öznel oy hakkını reddedersek “temsilcilerin seçi-

lebilirliği tüm hukuki anlamını yitirir ve teknik bir soruna, elverişlilik sorununa

indirgenir” derken de haklı olduğunu, zira burada amaç birliğine dayanan teknik

yerindelik ile özel çıkarların ayrılması ve karşıtlaşması üzerine inşa edilen hukuki

yapının zıtlığıyla karşılaştığımızı, temsili sistemin, tüm hukuki niteliğini, seçmen-

lerin hakları için adli veya idari-adli güvenceler getirilmesine borçlu olduğunu,

taraflar arasındaki uyuşmazlık ve adli sürecin burada da hukuki üst yapının te-

mel unsuru olarak ortaya çıktığını belirtmektedir. Pašukanis, kamu hukukunun

ancak anayasa hukuku olarak, daha somut bir deyişle, kral, parlamento, alt ve üst

meclisler, hükümet ve temsili meclis gibi karşılıklı çatışan güçlerin ortaya çıkma-

sıyla hukuki değerlendirmenin konusu haline geldiğini, idare hukuku açısından

da aynı şeylerin geçerli olduğunu, idare hukukunun içeriğinin bir yandan yöne-

tilenlerin öte yandan bürokratik hiyerarşi temsilcilerinin haklarının güvencesi ile

sınırlı olduğunu, ayrıca, eskiden kolluk hukuku olarak adlandırılan idare huku-

kunun teknik kurallarla siyasi ve diğer çözümlerin bir karışımını temsil edeceğini

belirtmektedir. Bkz. Pašukanis, s. 103-104 dn. 25.

62

A.G. Gojchbarg, Chozjajstvennoe pravo (İktisadi Hukuk), s. 5’den naklen,

Pašukanis, s. 104.