Previous Page  146 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 146 / 405 Next Page
Page Background

145

TBB Dergisi 2017 (131)

Hasan DURSUN

tin ekonomik yaşama karışmaması ilkelerinin XX. yüzyılda aşıldığını,

ekonomik yaşamdaki sınırsız bireysel keyfiliklerin bütünün çıkarları-

na zarar verdiğini, işçi sınıfı devrimi yaşamamış ülkelerde bile kamu

hukuku ile özel hukukun karışımı birçok kurumun bulunduğunu,

iktisadi faaliyetlerin esas olarak devletin elinde bulunduğu ülkelerde

medeni hukuk kavramlarının diğer kavramlara göre sınırlarını be-

lirlemenin artık anlamsız olduğu saptamalarına dayandığını, ancak

bu mantık yürütmenin bir dizi yanlış anlamaya dayandığını, siyasal

uygulamalardaki şu ya da bu yönelimin tercih edilmesinin kavram-

lar arasındaki farkın kuramsal temelleri bakımından belirleyici olma-

dığını, örneğin, ticari ilişkiler temelinde kurulan ekonomik ilişkilerin

pek çok zararlı sonucunun bulunduğunu, ancak bundan “mübadele

değeri” ile “kullanım değeri” kavramlarının kuramsal temeli bulun-

madığı sonucunun çıkartılamayacağını, ayrıca pek yeni de olmayan

özel hukuk ile kamu hukuku alanlarının iç içe geçtiği saptamasının,

eğer bu iki kavramı ayırt edemezsek anlamsız olacağını, zira bağımsız

varlığı olmayan şeylerin nasıl iç içe geçebileceğini sormaktadır. Yazar,

Gojchbarg’ın itirazlarının, kamu hukuku ve özel hukuk soyutlamala-

rının, tarihsel bir gelişmenin ürünü değil, sadece hukukçuların hayal

güçlerinin bir ürünü olduğu düşüncesine dayandığını, gerçekte hu-

kuksal biçimin ayırt edici özelliğinin tam da bu karşıtlık olduğunu,

hukukun kamu hukuku ve özel hukuk olarak bölünmesinin hem tarihi

hem de mantıki açıdan hukuksal biçimi belirleyeceğini ifade etmekte-

dir. Pašukanis, bu karşıtlığı basitçe yok sayarsak “gerici” hukuk uy-

gulamalarını aşamayacağımızı, tersine, onların kullandığı, biçimsel ve

skolastik tanımları kullanmak zorunda kalacağımızı belirtmektedir.

63

Pašukanis, “kamu hukuku” kavramının, ancak hareketi içinde,

kendisini karşıtıyla tanımlayıp özel hukuku ittiği ve yine kendi çekim

merkezi olarak özel hukuka döndüğü hareketi içinde gelişebileceğini

ifade etmektedir. Yazar, özel hukukun, aslında genel olarak hukukun

tanımlarından başka bir şey olmayan temel tanımlarını hukuk kuralın-

dan yola çıkarak bulma girişiminin ancak biçimsel ve cansız, dolayı-

sıyla iç çelişkilerden bağışık olmayan yapılar doğuracağını, hukuksal

yetkilendirmenin, kendisini destekleyen özel çıkar olmadan kolayca

kendi karşıtına bir başka deyişle (zira her kamu hakkı aynı zaman-

63

Pašukanis, s. 104-105.