Previous Page  187 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 187 / 405 Next Page
Page Background

186

Tam Yargı Davalarında Manevi Tazminat

gibi daha çok nakden tazmin edilmektedir. Telafi görüşüne göre zarar

görene, uğradığı zarar karşılığında ödenecek para, onun zararı acı ve

elem şeklinde hissedip hissetmemesine bakılmaksızın ödenir. Maddi

tazminatta, zararın telafi edilmesi nasıl ki kişinin bunu hissetmesine

bağlı değilse, aynı şey manevi tazminat için de geçerlidir.

10

2. Tatmin Görüşü

Öğretide hâkim olan diğer bir görüşe göre ise, manevi tazminat

çekilen acı için ödenen paradır ve bu haliyle ceza ile tazminat arasın-

da yer alan bir

tatmin

niteliği vardır.

11

Bu haliyle manevi tazminatın

fonksiyonu, zararın telafi edilmesi ya da zarar verenin cezalandırıl-

ması değil, zarar görenin uğradığı manevi zararın, acı ve üzüntüle-

rin dindirilmesi veya hiç olmazsa azaltılabilmesidir. Bu görüşe göre,

manevi tazminatla, kişinin çektiği acıları yeterince dindirmek, kırılan

hayat arzusunu tazelemek ve ruhi dengesini sağlamak amaçlanmakta-

dır. Bunun gerçekleşmesi için de bir miktar paranın alınıp zarar görene

verilmesiyle acı dindirilmek istenmiştir. Zarar gören kişiye verilecek

para, kişinin uğradığı zararları tam anlamıyla ortadan kaldıramasa

da duyulan acı ve elemin azaltılmasını sağlayarak fiilin yarattığı kötü

sonucu hafifletebilir. Ödenecek bir miktar para zarar görende hiç ol-

10

Eren, s. 376; Rona Serozan

,

Manevi Tazminat İstemine Değişik Bir Yaklaşım, Ha-

luk Tandoğan’a Armağan, Ankara, 1990, s. 86- 87.

11

Ahmet Kılıçoğlu, s. 18; Necip Kocayusufpaşaoğlu,

“Kişilik Haklarını Koruyan

Manevi Tazminat Davasına İlişkin Yeni Gelişmeler”, Sorumluluk Hukukunda

Genel Gelişmeler I Sempozyumu, 1980, s. 146; “Manevi zarar sorunu, zararın

değerlendirilmesi ve giderilmesi yönlerinden özelliği ve büyük güçlükleri olan

bir sorundur. Özellik ve güçlük, insanın manevi varlığına yapılan saldırıların

tahriplerini ölçüye vurmaktaki imkânsızlıkta ve manevi kayıpların telafi kabul

etmez niteliğindedir…Paranın manevi zararları karşılamak üzere kullanılabilme-

si, hiçbir zaman manevi kaybı geri getirip yerine koyduğu yahut manevi varlığın

bir bölümünün onunla mübadele edildiği anlamını taşımaz. Paranın bu alanda

gördüğü iş, kişilik hakları ve yararları zedelenen kimsenin duyduğu ağır manevi

acıyı bir dereceye kadar yumuşatıp yatıştırmaktan; bozulan manevi dengeyi ona-

rıp düzeltmekten; bir teselli, bir avunma, bir ruhi tatmin aracı olmaktan ibarettir.

Manevi varlıklarının hiçbir saldırıdan zarar görmeyeceğine inanan veya manevi

kayıpları için her hangi bir tatmin yolunu gerekli görmeyen kimi insanlar buluna-

bilir. Ama bunların sayısı pek azdır. Büyük çoğunluk, genel olarak uğradığı haksız

saldırının hesabını sorar ve zararlarının karşılanması yollarını arar. Bunu başarın-

ca da bir tatmin edilmişlik duygusuna, hafifliğine, ferahlığına kavuşur…Hakarete

uğrayan kimsenin, manevi tazminat olarak bir para isteminde bulunması, onun

dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez kişilik haklarını ve kişilik haysiyetini bir

yana bıraktığını değil; tam tersine kişilik ve haysiyetine bağlılığının ve bunları

koruma ve savunma azminin ifadesidir.” Anayasa Mahkemesi, 11.02.1969, E:

1968/33, K: 1969/12, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, S: 7, s. 242- 243.