

202
Tam Yargı Davalarında Manevi Tazminat
Farklı yargı düzenleri içinde yer alan yargı yerlerinin farklı yönde
içtihat oluşturmaları, hukukun devingen yönünün bir tezahürü olarak
olumlu olsa da, aynı hukuksal mesele hakkında birbirine zıt çözümle-
rin değişmeksizin uzun süre uygulamada kalmasının yol açabileceği
birtakım olumsuzluklar da inkâr edilemez. Çünkü bu durum, bir hu-
kuk düzeninde bulunması gereken birlik ve uyuma ters düştüğünden,
söz konusu durumun eşitsizlik ve adaletsizliklere yol açması da kaçı-
nılmaz olacaktır. Böyle bir olumsuzluk ise, kişilerin Devlete ve onun
kurduğu hukuk düzenine olan inancını ve güvenini sarsacaktır.
52
Manevi zarar, duyulan acı ve ruhi sarsıntıları ifade etmekle be-
raber; gerek bu duruma yol açan failin cezasız kalmaması ve gerekse
mağdurun acı ve üzüntülerini hafifletmek için bir miktar tazminata
hükmedilmesi gereği, günümüzde artık tartışma konusu olmaktan çık-
mıştır. Daha önce de değinildiği üzere, bir acının veya elemin maddi
zararlar gibi parayla ölçülmesine imkân yoktur. Ancak zamanı tersine
çevirerek yaşanmış ve zarar gören üzerinde iz bırakmış bir olayı hiç
yaşanmamış gibi bütün sonuçları ile birlikte silmeye de olanak yoktur.
Buna rağmen, manevi tazminata hükmedilmesi ile mağdurun manevi
alanda uğramış olduğu yıkıntı, elem ve ıztırap belli bir ölçüde gideril-
meye çalışılmaktadır. Manevi tazminatın parasal olarak ifade edilmesi
kanaatimizce ona faiz yürütülmesini de zorunlu kılmaktadır. Manevi
tazminata faiz yürütülmesi hakkındaki Danıştay içtihatlarındaki son
yıllarda görülen değişme işaretlerinin olumlu bir gelişme olduğu dü-
şüncesindeyiz. Sonuçta manevi zarar karşılığı olarak tazminata hük-
medilebildiğine göre, hükmedilen bu tazminata faiz yürütülmesi de
gereklidir. Aksi takdirde, hem tazminata hükmetmek hem de bu taz-
minatın gerçek bir zararın karşılığı olmadığı, başka giderim yollarının
olmayışı nedeniyle parasal olarak ödendiğini ifade ederek faiz yürü-
tülmesine yer olmadığını söylemek, pek tutarlı olmayacaktır. Aynı şe-
kilde, manevi zararın hüküm tarihi itibariyle değerlendirildiği ve bu
nedenle davacının bütün zararının karşılandığı gerekçesiyle hükme-
dilen manevi tazminata faiz yürütülmesine gerek olmadığı şeklinde-
ki görüşe de katılmak mümkün görünmemektedir. Zira zarar gören,
davasını açarken o günkü koşulları göz önüne alıp tazminat talebinde
52
Gürsel Kaplan, “Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararları Çerçeve-
sinde Manevi Tazminata Faiz Yürütülmesi Sorunu”,
AÜHFD
, Yıl: 2006, C: 55, S: 2,
s. 120- 121.