Previous Page  224 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 224 / 405 Next Page
Page Background

223

TBB Dergisi 2017 (131)

Gamze TURAN BAŞARA

disinde olduğunu bu mahkeme kararıyla ispat edebilecektir. Buna

karşılık evlilik dışında doğmuş olan çocuk ile ana arasındaki soybağı

doğumla kurulduğundan ve ana kanundan dolayı velayet hakkına sa-

hip olduğundan, ananın elinde velayetin tek başına kendisine ait ol-

duğunu gösteren herhangi bir mahkeme kararı bulunmamaktadır. İşte

böyle bir durumda ana bakımından velayet hakkına sahip olduğunu

nasıl ispat edeceği meselesi gündeme gelmektedir. Böyle bir durumda

ananın başvurabileceği tek yol, HMK’nun 106. maddesi kapsamında

öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde açacağı bir tespit davasıy-

la velayetin kendisinde olduğunun mahkemece tespitini talep etmek

olacaktır.

Velayet anada olduğu ve çocuğun ana tarafından temsil edildiği

halde, soyadının anadan farklı olması, resmi işlemlerde bir takım zor-

luklara neden olduğu gibi, çocuğun

“neden soyadın ananın soyadından

farklı”

sorusuna muhatap olması, çocuk ve ananın özel hayatlarının

yanında genel anlamda aile hayatına saygı ilkesi (AY .m. 20, AİHS m.

8) ile de bağdaşmamaktadır.

30

Ana ile çocuğun soyadının farklı olmasının beraberinde getirdiği

sorunları aşmak adına TMK’nun 27. maddesine dayanarak, çocuğun

soyadının velayeti kendinde olan ve çocuğa fiilen bakmakta olan ana-

nın soyadıyla değiştirilmesi talep edilebilir. TMK’nun 27. maddesine

uyarınca, haklı sebeplerin varlığı halinde soyadının değiştirilmesi is-

tenebilir. Hakim, hakkaniyetin gereklerini gözeterek ve somut olayın

koşullarını değerlendirerek haklı bir sebebin bulunup bulunmadığına

karar verecektir.

31

Elbette ananın velayet hakkına sahip olması tek başına çocuğun

soyadının değiştirilmesi için yeterli bir neden değildir. Esas olan ço-

cuğun üstün yararıdır. Çocuğun soyadının değiştirilmesinde haklı

nedenin mevcut olup olmadığı değerlendirilirken çocuk yönünden

30

Aysal, çocuğun soybağı hükümlerine göre kanunen kazandığı meşru statüsünün

korunmasının aile hayatına saygının ihlali anlamına gelmeyeceğine işaret etmek-

tedir. Aysal’a göre, ana veya babanın velayet hakkına dayanarak çocuğun soya-

dını belirlemelerine izin vermek, çocuğun meşru statüsünü sarsacak şekilde ana

veya babanın çocuk üzerinde keyfi hareketlere yol açacak bir uygulamanın önü-

nün açılması anlamına gelir (Aysal, s. 350).

31

Hegnauer, BK, Art. 270, N. 58; Oktay-Özdemir, Anayasa Mahkemesi, s. 195-196.