Previous Page  325 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 325 / 405 Next Page
Page Background

324

Hekimin Hizmetten Çekilme Hakkı

rek bu kanıya varılmaktadır. Sözleşmenin girişinde geçen,

“Biyoloji ve

tıbbın uygulanmasında, insan onuru ve bireyin temel hak ve özgürlüklerinin

korunması için”

ifadesinden hekimlerin sağlık alanında insan onuru ve

bireyin temel hak ve özgürlüklerinin korunması için her türlü müda-

halede bulunmak ve bu müdahalelerde tıbbi sorumluluk ve standart-

lara uymakla yükümlü oldukları sonucuna varılmaktadır.

Ancak kanaatimizce söz konusu Sözleşmeden hekimlerin acil ol-

mayan durumlarda dahi müdahalede bulunma “hakkı” bulunduğu

sonucuna ulaşılabilirse de, hekimlerin böyle bir “yükümlülüklerinin”

varlığından bahsedilemez. Zira aksi bir anlayış hekimleri, erişmeleri-

nin mümkün olduğu her türlü tedavi gerektiren duruma müdahale

etmek gibi sınırları belirlenemez bir yükümlülük altında bırakacaktır.

4. Hakkın Kullanılması Usulü

Hizmetten çekilme hakkının kullanmasına ilişkin genel kabul,

hastaya makul bir bildirimde bulunulmasından ve başka bir hekimin

sağlık hizmeti sunması için gerekli imkânın sağlanmasından sonra bu

hakkın kullanılmasıdır.

113

Bu genel kabulle örtüşen bir düzenlemeye,

Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 19. maddesinin 2. fıkrasında da yer ve-

rilmiştir. Söz konusu hükme göre,

“Tabip

(in)…

bu gibi hallerde, diğer bir

meslektaşın tedavi veya müdahalesine imkân verecek zamanı evvelden hesap-

layarak hastayı vaktinde haberdar etmesi şarttır. Hastanın bırakılması halinde

hayatının tehlikeye düşmesi veya sıhhatinin zarara uğraması muhtemel ise,

diğer bir meslektaş temin edilmedikçe, hastayı terk edemez. Hastayı bu suretle

terk eden tabip veya diş tabibi, lüzum gördüğü veya hasta tarafından talep

edildiği takdirde, tedavi zamanına ait müşahade notlarını verir”

.

Hüküm dikkatli incelendiğinde başlıca şu sonuçlara ulaşılır; ilk

olarak hizmetten çekilme hakkının kullanılabilmesi için başka bir he-

kimin bulunması ve hastanın bilgilendirilmesi olmak üzere iki şartın

gerçekleşmesi gerekmektedir. İkinci olarak Tüzük bu iki şartı yalnızca

mesleki sebeplere dayanan çekilme halleri için getirmektedir. Başka

bir ifadeyle Tüzükte şahsi sebeplere veya konsültasyon sebeplerine

dayanan çekilme hallerine ilişkin bir düzenleme yapmaktan imtina

edilmektedir. Bununla beraber kanaatimizce bu iki şart, uygun düştü-

113

Boumil/Hattis, s. 19; Siang Yong Tan, Medical Malpractise: Understanding the

Law, Managing the Risk, Singapore 2006, s. 33-34.