Previous Page  167 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 167 / 417 Next Page
Page Background

166

Eşlerin Çocuk Sahibi Olma Konusunda Uyuşmazlığa Düşmesi

GİRİŞ

Kadınla çocuğu arasındaki ilişki fizyolojik, psikolojik, biyolojik,

sosyolojik çok farklı boyutları olan bir ilişkidir. Başlangıçta çocuk ka-

dının bedeninin bir parçası olmakla, bedenine dâhil olmakla, kadın-

da fizyolojik, biyolojik değişimlere yol açar. Genetik bağlantıyı belki

ayrıca belirtmeye gerek de yoktur. Kadının bedeninden sağ ve tam

doğumla ayrılmasıyla birlikte, bu sefer de, yeni bireyle kadın arasın-

da ana-çocuk ilişkisi doğar. Ana-çocuk ilişkisi güçlü, ömür boyu hatta

ölümden sonra da manevi değerler üzerinden süren ve maddi sonuç-

ları olan çok sıkı bir bağdır. Bu bağlılık o denli toplumca bilinir düzey-

dedir ki ayrıca açıklanmaya gereksinim göstermez.

Erkek için de çocuk sahibi olmak hiç kuşkusuz önemli bir karardır.

Tıpkı, ana-çocuk ilişkisi gibi, baba-çocuk ilişkisi de maddi ve manevi

sonuçları ile ömür boyu süren bir ilişkidir.

Çocukla ana ve baba arasındaki ilişki, hukuken de son derece

önemsenen bir ilişkidir ve kural olarak ilgililerin bu ilişkiyi sona erdir-

me olanağı yoktur.

Bilindiği gibi, Türk hukukunda “evlatlıktan reddetme” gibi bir

hukuki kurum mevcut değildir. Bu nedenle gerek ana ile çocuk gerek-

se baba ile çocuk arasındaki soybağı ve hısımlık ilişkisi bir kere kurul-

duktan sonra kural olarak artık koparılamaz.

“Kural olarak”

ifadesi, erkek için geçerlidir. Zira karine gereği ço-

cuğun babası olarak kabul edilen koca (Türk Medeni Kanunu, TMK,

m. 285), soybağının reddi davası yoluyla, kendinden olmayan çocukla

bağını koparabilir (TMK m. 286). TMK, biyolojik babayı kayıtsız şart-

sız hukuki baba olarak kabul eden bir sistem üzerine kurulu değildir.

Dolayısıyla erkek ile çocuk arasında, ana ile evlilik, tanıma veya ba-

balık hükmü yoluyla soybağı kurulduğu takdirde, baba-çocuk ilişkisi

doğmuş olacaktır.

Kadın için ise durum daha farklıdır; doğumla birlikte, onun isteği-

ne bakılmaksızın, çocukla arasında soybağı kurulur (TMK m. 282/1).

Bu kuralın istisnası yoktur. Çocuğu doğurmakla ana sıfatı kazanan

kadın, çocuğu istememe gibi bir hakka sahip değildir. Dolayısıyla

ana-çocuk arasında; hısımlık, nafaka yükümlülüğü ve daha birçok aile

hukukuna ve diğer hukuk dallarına ilişkin soybağının varlığına bağlı

kural, uygulanmaya başlar.