Previous Page  168 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 168 / 417 Next Page
Page Background

167

TBB Dergisi 2017 (132)

Metin İKİZLER

Görüldüğü gibi, kadının doğurduğu çocukla soybağı kurması ter-

cihine bırakılmamıştır; ana, çocuktan göbek bağını koparsa da, soyba-

ğını hiçbir şekilde koparamaz.

1

Bir satış, kira hatta evlilik gibi bir hukuki ilişkiden tamamen farklı

olarak, görülüyor ki, ebeveyn-çocuk ilişkisi, kişinin bütün yaşamı bo-

yunca süren, vicdani, toplumsal, biyolojik, hukuki vb. etkileri olan bir

ilişki biçimidir. Çocuk sahibi olma kararının verilmesi de, hâliyle, son

derece önemli bir karar olmaktadır. Diğer yandan, bir kişinin çocuk

sahibi olmaya zorlanması da o derecede kişinin irade özerkliğine, ya-

şamına; maddi ve manevi varlığını geliştirmesi, geleceğini belirlemesi

vb. özgürlük alanlarına müdahale anlamına gelmektedir.

Çocuk sahibi olma kararı bir yandan bireyin kendisi ile ilgili bir

kararken, özellikle eşler için bu karar, diğer eşin de çocuk sahibi olma-

sını ve çocuk sahibi olma hakkını etkileyen bir karardır. Dolayısıyla eş-

lerin çocuk istememe hakkının olup olmadığı, varsa bu hakkın sınırları

üzerinde durulması gerekir.

Kuşkusuz eşlerden her ikisinin kararı aynı yönde ise, ikisi de ço-

cuk istemiyorsa veya tam aksine ikisi de çocuk istiyorsa, ortaya bir

uyuşmazlık çıkmayacaktır. Sorun, eşlerden biri çocuk istemezken di-

ğerinin çocuk istemesi durumunda doğacaktır. Aşağıda çocuk isteme-

me üzerinden ve bu hakkın sınırları esas alınarak, çocuk sahibi olma

konusunda eşler arasında çıkan uyuşmazlıkla ilgili hukuki değerlen-

dirmelerde bulunulacaktır.

1. Genel Olarak Bireylerin Çocuk İstememe Hakkı

Türk hukuku bireyleri çocuk sahibi olmaya zorlayan bir hukuk

sistemi değildir. Esasen bireyler çocuk sahibi olmaya zorlanamaz.

2

Bu

1

Belki ileride taşıyıcı annelik vb. uygulamalar bu kuralın da değiştirilmesine veya

esnetilmesine neden olabilecektir. Taşıyıcı annelik hakkında bak. Cemile Turgut,

Yapay Döllenme Taşıyıcı Annelik ve Soybağına İlişkin Hukuki Sorunlar, XII Lev-

ha Yayıncılık, İstanbul 2016, s. 107 vd.

2

Birleşmiş Milletler tarafından 1954 yılından itibaren aralıklarla düzenlenen Nüfus

Konferansları’nda, bireylerin çocuk sahibi olup olmamaya karar verme hakkının

olduğu genellikle vurgulanmaktadır. Nitekim üreme hakları insan haklarının

alt kümesi olarak 1968’de Tahran’da toplanan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları

Konferansı’nın nihai bildirgesinde beyan edilmiş; Bildirge’de ana-babanın dün-

yaya getirecekleri çocuk sayısı ve aralığı hakkında özgür ve sorumlu karar verme

ve bu çerçevede yeterli bilgi ve eğitim alma haklarının olduğu ifade edilmiştir

(International Conference on Human Rights, Teheran, 22 April-13 May 1968, Re-

solution XVIII: Human Rights Aspects of Family Planning). Bak. United Nations,