

199
TBB Dergisi 2017 (132)
Ayşe Seda GÜLSEVEN
Sözleşmesi, geleneksel cinsiyet rollerinin değiştirilmesine, şiddetin ön-
lenmesi için taraf devletlerin genel yükümlülükleri arasında yer ver-
miştir. Sözleşme’nin 12/1. maddesine göre;
“Taraf Devletler, kadınların aşağı bir cins olduğu veya erkekler
ile kadınlar için alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan
önyargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü uygulamaları yok
etmek amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış
kalıplarının değiştirilmesi için gerekli tedbirleri alır.”
Kadına yönelik şiddeti önleme hedefiyle kaleme alınan İstanbul
Sözleşmesi’nin taraf devletleri toplumsal cinsiyet rollerinin değiştiril-
mesi için tedbirler almakla yükümlü tutmasının temel sebebi, toplum-
sal cinsiyet rolleriyle şiddet arasındaki bağdır.
Kadına yönelik şiddet, kadının davranışlarının ve bedeninin er-
kek tarafından kontrolü amacını da taşır. Bu güç ilişkisini kadınlık ve
erkeklik rolleri destekler.
36
Toplumsal cinsiyete dayalı rol dağılımının,
kadın aleyhine, eşitsizliği artıran ya da eşitsizliği yaratan bir işlev gör-
mekte olduğu tartışmasızdır. Kadın ve erkek rolleri, erkeklerin kadın-
lar üzerinde güç sahibi oldukları ve kadınları kontrol ettikleri bir hiye-
rarşik düzeni devam ettirecek şekilde inşa edilmiştir. Kadına yönelik
şiddet de, bu noktada karşımıza erkeğin kadın üzerindeki tahakkümü-
nün araçlarından biri olarak çıkar. Bir erkeğin bir kadına şiddet uygu-
laması, onu öldürmesi, genel olarak bir cinsin diğeri üzerinde kurdu-
ğu evrensel boyuttaki tahakkümün görünümüdür.
37
Bu haliyle şiddet;
hem kadınların erkeklere tabi olmalarını sürdürmek için bir araç, hem
de tabi olmalarına ilişkin bir sonuç olarak erkek otoritesinin sürdürül-
mesiyle bağlantılı bir mekanizmadır. Erkekten kadına yönelen şiddet,
şiddetin niteliği itibariyle, bir toplumsal cinsiyet sorunudur.
Toplumsal cinsiyete dayalı kadına yönelik şiddet, kadınların ira-
desini ve özgürlüğünü kısıtlar, psikolojik ve/veya fiziksel zarar ve-
rir, kişiliğini olumsuz etkiler. Kadının toplumdaki bağımlı rolünün
sürmesine hizmet eder. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin, kadın ve
erkekliğe dair eşitsiz rol dağılımıyla doğrudan bağlantılı olduğu gö-
36
Gülriz Uygur-İrem Çağlar, Şiddet, Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları içinde, (Edt.
Yıldız Ecevit-Nadide Karkıner), Anadolu Üniversitesi Yay., Eskişehir 2011, s.124.
37
Direk, Şiddet Kavramı Üzerine, s. 22-23.