Previous Page  202 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 202 / 417 Next Page
Page Background

201

TBB Dergisi 2017 (132)

Ayşe Seda GÜLSEVEN

sorunlarıyla toplumsal cinsiyet rolleri arasında da sıkı bir bağ bulun-

maktadır. Kadınların ve erkeklerin tek tip olması yönünde baskının,

bireylerin kendi istedikleri yönde gelişmelerinin, kendilerini gerçek-

leştirmelerinin önünde bir engel olduğu bilinmektedir. Toplumun zor-

ladığı cinsiyetleri ayrıştırma ve tipleştirme sonunda, daha çok kadınlar

bu baskı altında bunalırlar, kendilerine özgürce yol çizemezler. Bunun

sonucunda psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklar ortaya çıkar. Toplumsal

cinsiyet rolleri, evde günlük yaşamı sürdürebilmek için yapılması ge-

reken işlerde, kadın ve erkeğin eşit sorumluluk almasının önüne geçti-

ğinden kadınlar çalışsınlar ya da çalışmasınlar, geleneksel rolü benim-

sesinler ya da benimsemesinler, ev işlerinden sorumludurlar. Çalışma

yaşamında da toplumsal cinsiyet rollerinin kadın çalışan üzerindeki

olumsuz etkisini görmek mümkündür. Öncelikle evdeki sorumluluk-

ları kadınların işlerinde yükselmelerini engeller. Diğer taraftan kadın-

ların liderlik yeteneğine sahip olmadıkları inancı, kadınların erkek

çalışanlar üzerinde otorite olarak kabul edilmelerini önleyen sosyal

değerler, davranışlar ve cinsiyet rolü sosyalleşmeleri, kadınların iyi bir

liderlik için gerekli olduğu söylenen erkeksi özellikleri sahip olmadık-

ları algısı, kadınların doğrudan gözlenemeyen engellerle karşılaşma-

sına ve yükselememelerine sebep olur. Cam tavan etkisi olarak ifade

edilen bu durum, bireysel bir yetersizlik nedeniyle yükselememeyi

değil, sadece kadın olmaktan dolayı yükseltilmemeyi ifade eder. Açık-

lanan bu tablo içerisinde, evliliğin erkeklere kıyasla kadınlar için daha

az avantajlı bir durum olduğu ifade edilmektedir. Depresyon oranının

işsiz ve dul kadınlarda en yüksek, evli ve çalışan erkeklerde en düşük

olduğu da tespit edilmiştir.

43

Toplumsal cinsiyet rollerinin yarattığı bu baskıyla, erkeklerin de

farklı sorunlar yaşadığı görülmelidir. Öncelikle, toplum erkekleri hep

başarıya ve yüksek statüye yönlendirir. Kendini gerçekleştirmek için

değil, para ve statü kazanmak için çok çalışan erkek, bunu gerçekleşti-

remediğinde kendine duyduğu saygıyı kaybeder ve kendini güvensiz

hisseder. Aynı zamanda fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak güçlü ol-

ması beklenen erkekler, daha çok risk alırlar ve saldırgan davranırlar.

Bunu eşine şiddet uygulayan erkek imajında görmek mümkün olduğu

gibi, kavga eden, içkili araba kullanan, korunmasız ve sorumsuz seks

43

Dökmen, s. 191-216.