Previous Page  239 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 239 / 417 Next Page
Page Background

238

Türkiye’de Rekabet Mahkemelerinin Kurulması Çok Mu Uzak Bir İhtimal?

lenmediğinden, uygulamada görevli mahkemeyi belirleyebilmek için

her bir somut davacı türü için ayrı bir değerlendirme yapılmaktadır.

11

Mevcut durumda tazminat davaları; (1) asliye hukuk mahkemeleri, (2)

asliye ticaret mahkemeleri, (3) tüketici hakem heyetleri ve (4) tüketici

mahkemelerince karara bağlanmaktadır.

1. Asliye Hukuk Mahkemelerinde Görülen Rekabet Davaları

4054 sayılı Kanun kapsamında tazminat davalarının asliye hukuk

mahkemelerinde açılabilmesi için davanın (i) aşağıda inceleneceği

üzere, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) veya ilgili diğer mevzuat

bağlamında bir ticari dava olmaması ve (ii) taraflarından birinin 6502

sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) bağlamında

tüketici

12

sayılmaması gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muha-

kemeleri Kanunu (HUMK) uyarınca dava konusu değer veya miktara

göre sulh hukuk mahkemeleri veya asliye hukuk mahkemelerinin gö-

revli olması esasına HMK’da yer verilmemesi nedeniyle,

13

asliye hu-

kuk mahkemeleri açısından tazminat davalarında herhangi bir parasal

sınır bulunmamaktadır. Bu nedenle, rekabet ihlalinden doğan tazmi-

nat davaları sulh hukuk mahkemelerinde görülmemektedir.

Asliye hukuk mahkemelerinde açılacak tazminat davalarında da-

11

Literatürde bu durum kanundaki “bir aksaklık” olarak nitelendirilmiştir. Kerem

Cem Sanlı, “Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un Özel Hukuk Alanındaki

Sonuçları: Genel Bakış ve Sorunlar”, K.C.Sanlı (der

.

), Rekabetin Korunması Hak-

kında Kanun’un Özel Hukuk Alanındaki Sonuçları, XII Levha Yayıncılık, 2013

içerisinde s. 18.

12

TKHK’nın 3. maddesinin 1. bendinin (k) bendinde tüketici, “[t]icari veya mesleki

olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Bu

tanımdan hareketle tüketici kavramının unsurları arasında (i) tüketicinin işlem

yaparken amacının ticari ve mesleki olmaması, (ii) tüketicinin bir mal veya hiz-

met edinmesi, kullanması ya da yararlanması gibi bir harekette bulunması ve (iii)

tüketicinin gerçek veya tüzel kişi olması bulunmaktadır. İ. Yılmaz Aslan, Tüketici

Hukuku Dersleri, 6. Bası, Ekin Kitabevi, Bursa, 2016, s. 2. Bu düzenleme sonu-

cu bireylere ek olarak dernekler, vakıflar vb. tüzel kişilerin de tüketici olabilmesi

mümkündür.

13

Mülga 1086 sayılı HUMK’un 8. maddesinde “...mamelek hukukundan doğan de-

ğer veya miktarı beşmilyar lirayı geçmeyen davaları” görme görevi sulh hukuk

mahkemelerine verilmişti. Maddede geçen parasal sınır her yıl yeniden değerle-

me oranına göre ayarlanmakta ve belirlenen parasal sınıra göre dava ya sulh hu-

kuk mahkemesinde ya da asliye hukuk mahkemesinde açılmaktaydı. 6100 sayılı

HMK bu ayrıma son vermiş ve davanın konusuna ya da değerine bakılmaksızın,

ilgili maddede sayılan birkaç ayrık durum dışında, malvarlığından doğan tüm

davaları asliye hukuk mahkemelerinin görev alanına bırakmıştır.