

243
TBB Dergisi 2017 (132)
Ahmet Fatih ÖZKAN
birincisi RK tarafından bir ihlal kararı verilmediği sürece, adli yargıda
doğrudan tazminat davası açma yolu fiilen kapatılmıştır. Yargıtay’ın
bu içtihadı mahkemeleri, kamu kuruluşlarının vereceği kararlarla bağ-
lı hale getirmesi nedeniyle yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkeleri-
ne dahi aykırılık oluşturabilecek niteliktedir.
İkinci sonuç ise kendisine başvurulmasının ardından RK’nın so-
mut olayda herhangi bir rekabet ihlaline hükmetmediği takdirde, adli
yargı mahkemelerinin dava konusu eylemin bir rekabet ihlali olup
olmadığına kendilerinin karar veremeyecek olmalarıdır. RK kararla-
rına itiraz durumunda idari yargı mahkemeleri son sözü söyleyecek,
bunun ardından adli yargı mahkemeleri tazminat davalarını görmeye
başlayabilecektir. Durum böyle olunca rekabet ihlaline (ve dolayısıyla
ileride açılacak tazminat davasının kaderine) idari yargı mahkemele-
rince karar verilecek, bunu takiben adli yargı mahkemeleri yalnızca
zararı, illiyet bağını, tazminatın miktarını vs. araştıracaktır. Hâlbuki
iptal ve tazminat davalarının aynı yargı kolu dâhilinde ve uzmanlık
mahkemesi niteliği taşıyan rekabet mahkemelerinde görülmesi duru-
munda bu iki başlılık ortadan kalkmış olacaktır.
(“...tazminata karar verilebilmesi için öncelikle 4054 sayılı Yasa’nın yetkili kıldığı
‘Rekabet Kurulu’ tarafından hâkim durumu kötüye kullanılmış olduğunun sap-
tanması gerekir. Mahkemece bu yön gözetilerek, davacı tarafın anılan yasa kap-
samında Rekabet Kurumuna başvuruda bulunup bulunmadığının araştırılması,
böyle bir müracaat yoksa yapılacak başvurunun, ön mesele olarak sonucunun
beklenmesi gerekirken bu husus düşünülmeden yazılı şekilde karar verilme-
sinde isabet görülmemiştir.”); Yargıtay 19. HD, 29.11.2002 tarih ve E.2002/2827,
K.2002/7580 sayılı karar (“...Rekabet Kurulunun 21.12.1999 tarih 1999-58/624-398
sayılı kararı ile de davalının 4054 Sayılı Yasaya aykırı bir eyleminin bulunmadığı
saptandığından... [ve] 4054 Sayılı Yasaya aykırılık dolayısı ile açılan idari davanın
sonucunun da beklenmesine yer olmadığından davanın reddine karar verilmek
gerekirken, yazılı gerekçeyle karar verilmesi isabetli görülmemiştir.”); Yargıtay
11. HD, 23.06.2006 tarih ve E.2005/3755, K.2006/7408 sayılı karar (“Tazminata
karar verebilmek için, ilgili anlaşma veya uygulamanın 4054 sayılı Yasa’ya aykı-
rı olup olmadığının saptanması zorunludur ki, bu tespitte önce Rekabet Kurulu
ve Kurul kararına karşı da Danıştay görevlidir. Bu nedenlerle mahkemece, ön-
celikle, davacının bu davadan önce 4054 sayılı Yasa’ya göre Rekabet Kurulu’na
başvurup başvurmadığının araştırılması, başvurmuşsa, davalı eylemlerinin 4054
sayılı Yasa’ya aykırılığın tespiti yönünden, bu başvuru neticesini ve kesinleşme-
sini bekleyerek sonucuna göre karar vermesi, Rekabet Kurulu’na davadan önce
başvurmamışsa, eldeki bu davanı Rekabet Kurulu’na başvurma olmadan dinle-
nemeyeceği ve henüz dava açma zamanı gelmediği nazara alınarak karar vermesi
gerekirken, bu hususları yerine getirmeden işin esasına girilerek, yazılı şekilde
hüküm tesisi doğru olmadığından kararın davalı yararına bozulmasına karar ver-
mek gerekmiştir.”) (Kazancı İBB).