Previous Page  80 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 80 / 417 Next Page
Page Background

79

TBB Dergisi 2017 (132)

Ahu KARAKURT EREN

ma kavramının anlamlandırılmasında belirleyici olan hususun somut

olayda mağdurun sağlık durumunun eylemden önceki ve sonraki hali

arasındaki fark olduğu anlaşılmaktadır. Oysa yukarıda açıklandığı

üzere gürültüye neden olma suçunda, belirli bir mağdur bulunmadı-

ğından çoğu olay bakımından bu yönde bir kıyaslama yapmak zaten

mümkün değildir. Bu sebeple yaralama suçlarında kullanılan sağlık

bozmaya ilişkin tanımın ancak ortalama insanda

72

gürültünün olası et-

kilerinin esas alınması halinde incelediğimiz suç tipi açısından işlevsel

olabileceği düşünülebilir. Ancak sesin şiddeti azaldıkça gürültünün

insan sağlığına etkileri (özellikle insanın psikolojik sağlığına etkisi) ar-

tan oranda göreceli hale gelmektedir. Bu sebeple ortalama insanın esas

alınmasının sorunu ne derecede çözebileceği kuşkuludur.

İşaret ettiğimiz güçlük gürültü kabahati ile gürültüye neden olma

suçu kapsamında tanımlanan eylem arasındaki farkı saptamak nok-

tasında da belirsizliğe neden olmaktadır. Kısaca açıklamak gerekirse

KK’nın 36. maddesinde gürültü başlığı altında kabahat olarak tanımla-

nan eylem, başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde gürültü-

ye neden olmaktır.

73

Bu eylem ile TCK’nın 183. maddesinde suç haline

72

Önemli olanın bilirkişi vasıtasıyla yaratılan gürültünün ortalama insan duyu ye-

tisine göre sağlığa zarar verme potansiyelinin bulunup bulunmadığının belirlen-

mesi olduğu yönündeki benzer tespit için bkz. Aygörmez Uğurlubay, s.474.

73

Bu noktada KK’nın 36. maddesinde düzenlenen gürültü kabahatiyle ÇK’nın 20.

maddesinin (h) bendinde ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK)

30. maddesinin (b) bendinde düzenlenen kabahatler arasındaki ilişkiye de değin-

mek istiyoruz. KTK’da yer alan düzenlemeye göre çevredekileri rahatsız edecek

derecede gürültü çıkaran araçları kullanan sürücülere idari para cezası uygula-

nacaktır. Bu hüküm 21.05.1997 tarihli 4262 sayılı Kanun ile değiştirilerek oluştu-

rulmuştur. ÇK’nın 20. maddesinin (h) bendinde ise aynı kanunun 14. maddesine

göre çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan veya bu yönetmelikte

belirlenen standartlar üzerinde ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğ-

lence yeri veya konutlardan kaynaklanan gürültüye neden olanlar hakkında farklı

miktarlarda idari yaptırım uygulanacağı belirtilmektedir. Bu hüküm KK’dan son-

ra yürürlüğe giren 26.04.2006 tarihli ve 5491 sayılı Kanun ile değiştirilerek oluştu-

rulmuştur. Uygulamada Yargıtay kararlarında sıklıkla yer verilen bir tespite göre

üç hüküm arasındaki ilişki şöyle özetlenebilir: Gürültünün sırf başkasının huzur

ve sükûnu bozma amacına yönelmemiş olması ön koşuluyla; çevresel gürültünün

kaynağı ÇK’nın 14. maddesinde belirtilen “ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atöl-

ye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları veya konutlar” ise; gürültünün bir kim-

senin sağlığının zarar görmesine elverişli nitelikte olmaması, sadece mağdurun

huzur ve sükûnunu bozacak nitelikte olması halinde ÇK’nın 20/h maddesindeki

kabahat oluşacaktır. Gürültünün sırf başkasının huzur ve sükûnu bozma amacına

yönelmemiş olması ön koşuluyla; çevresel gürültünün kaynağı, ulaşım araçları,

şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlar haricin-