Previous Page  175 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 175 / 685 Next Page
Page Background

174

Terörle Bağlantılı Zararlardan Dolayı İdarenin Sorumluluğu

idarenin doğrudan bir eylemi olmamasına rağmen idarenin faaliyet

alanıyla ilgili olarak önlemekle yükümlü olduğu zararı önleyememesi

nedeniyle sorumlu olması gerektiğine karar verilmiştir.

27

Bu örnekler

depremden doğan sorumluluk ya da iflas eden bankaların neden oldu-

ğu zararlardan idarenin de sorumlu tutulması gibi davalarla da çoğal-

tılabilir. Bu tür zararlara idarenin katlanması idarenin kamu hizmetle-

ri aracılığıyla toplumsal bir işlev yerine getirmesinden kaynaklanır. Bu

bakımdan idare hukukundaki illiyet bağı objektif niteliklidir ve illiyet

bağındaki bağlantı noktası, idarenin sunduğu kamu hizmetidir.

İdare hukukunda illiyet bağının daha dolaylı olabilmesi sadece

sosyal risk ilkesi bakımından değil, hizmet kusuru açısından da geçer-

lidir. Zararın doğmasına yol açanlar üçüncü kişi olmasına karşın idare-

nin önleme ve/veya denetleme yükümlülüklerini yerine getirmemesi

durumunda hizmet kusuru nedeniyle sorumluluğa hükmedilebilmesi

de bunun örneklerindendir. İdare hukukunda kamu hizmeti ile zarar

arasında dolaylı da olsa bir bağlantı bulunuyorsa, yani idarenin doğ-

rudan eylemi olmasa ve hizmet kusuru düzeyinde bir kusurun varlı-

ğından bahsedilemiyorsa da yükümlülüklerini yeterli düzeyde yerine

getirmediği kabul edilebiliyorsa illiyet bağının varlığı kabul edilebilir.

5233 sayılı Kanun’un gerekçesinde yer alan ve Danıştay tarafından

da sıklıkla kullanılan “İdarenin önlemekle yükümlü olduğu halde ön-

leyemediği bu zararların, nedensellik bağı ve kusur aranmadan” ifa-

desi de bu bağlamda okunmak gerekir. 5233 sayılı Kanun’da kusura

ilişkin kısıtlayıcı nitelikte herhangi bir hüküm bulunmamaktadır; zaten

Kanunun gerekçesinde yer alan ifadelerin normun lafzını kısıtlayıcı

biçimde yorumlanması ve daha önce yargı tarafından geliştirilen bir

ilkeyi belirlemesi mümkün değildir. Kusursuz sorumluluğun ikincil

olma niteliği nedeniyle sosyal risk kapsamına gireceği iddia edilen bir

durumda öncelikle kusurlu sorumluluğun aranması gerekir. Kaldı ki,

yasanın gerekçesinde yer alan “İdarenin önlemekle yükümlü olduğu

halde önleyemediği zarar” ifadesi bir hizmet kusurunun ya da Lütfi

27

8. Daire E. 2001/1439 K. 2001/2817 T. 5.6.2001. Bozma kararında bu durum şöy-

le ifade edilmiştir: “...idareye yüklenebilecek bir hizmet kusuru bulunmamakla

birlikte idarenin faaliyet alanı ile ilgili olarak önlemekle yükümlü olduğu halde

önleyemediği bir takım zararlarda nedensellik bağı aranmadan zararın tazmin

edilmesi gerektiğinden...”