Previous Page  186 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 186 / 685 Next Page
Page Background

185

TBB Dergisi 2017 (133)

Dilşad Çiğdem SEVER

yasağı kararının uygulanması nedeniyle malvarlığına erişememeden

kaynaklı zararlarda bir idari işlemin uygulanması sonucunda da zarar

doğması mümkündür. Bu bakımdan, 5233 sayılı Kanun uyarınca yapı-

lan başvuru idari bir eylemle ilişkili ise bu başvuru sonucunda verilen

karar ön karar niteliğinde iken idari işlemin uygulanmasından doğan

bir zarar varsa bu başvuru idari itiraz niteliğinde olacaktır.

İdari işlemlerde zorunlu idari itiraz hak arama özgürlüğünün bir

unsuru olan mahkemeye erişim hakkına bir sınırlandırma getirdiği

için yasallık ilkesi gereği ilgili Kanunda itirazın dava açmak için bir

koşul olduğu açıkça yazmadığı takdirde söz konusu itirazın ihtiyari

bir itiraz olduğu kabul edilmelidir.

53

Hak arama özgürlüğü bakımın-

dan özgürlük lehine yapılan bu yoruma göre, özel yasalarda belli bir

sürede belli bir makama itiraz edilebileceğine ilişkin hükümler dava

açmanın önünde öteleyici veya zorlaştırıcı bir engel olarak yorum-

lanmamalı; aksine yurttaşlar açısından yargı-öncesi çözüm yöntemi,

yani bir imkân olarak yorumlanmalıdır. Diğer yandan, itiraz yolunu

gösteren bu tür hükümler İYUK 11. maddesinde düzenlenen ihtiya-

ri başvurunun yetki ve usul bakımından özel hükümler getiren özel

idari usul kuralları olarak görülmelidir.

54

5233 sayılı Kanunda İYUK

hükümlerine atıf yapılan tek hüküm “Dava açma süresi içinde yapılan

başvuru, nihaî işlem sonucunun ilgiliye tebliğine kadar genel hüküm-

53

Öztürk de zorunlu idari itirazın hak arama özgürlüğünü sınırlamasından hareket-

le benzer bir yorumu yapmakta, ancak Danıştay’ın içtihadı karşısında doğrudan

açık hüküm olmayan durumlarda kanunun genelinden çıkarsadığı bazı idari iti-

razları da zorunlu itiraz olarak incelemektedir. Bkz, Öztürk, Hak Arama

...,

s. 120.

54

Bu tür itiraz düzenlemelerine bakıldığında bu yolların tipik üst makam ilişkisi bu-

lunmayan teşkilatlarda yetki bakımından ya da daha tarafsız bir itiraz incelemesi

amaçlandığında özel olarak düzenlendiği görülebilecektir. Örneğin 6306 sayılı

Kanun’un 3. maddesinde Bakanlıkça veya İdarece yaptırılan riskli yapı tespitleri-

ne karşı maliklerce veya kanuni temsilcilerince yapılan itirazın Bakanlığın talebi

üzerine üniversitelerce, ilgili meslek disiplini öğretim üyeleri arasından görevlen-

dirilecek dört ve Bakanlıkça, Bakanlıkta görevli üç kişinin iştiraki ile teşkil edilen

teknik heyetler tarafından incelenip karara bağlanacağı düzenlenmiş, yani itira-

zı incelemeye yetkili makamın idarenin kendisi olmaması sağlanmıştır. Boğaziçi

Kanunu’nun 10. maddesinde “Sahil Şeridi” ve “Öngörünüm” bölgeleri ile ilgili

planlara itiraz düzenlenmiş ve belediye başkanının görüşü ile belediye meclisinin

karar vereceği, yine başkan ve Boğaziçi İmar Yüksek koordinasyon kurulu ka-

rarıyla itirazın sonucunun kesinleşeceği düzenlenmiştir. Avukatlık Kanunu’nda

7. ve 8. maddelerde baroların levhaya yazılma taleplerini reddetmeleri halinde

Türkiye Barolar Birliği’ne itiraz edecekleri düzenlenmiştir. Buna benzer örnekleri

çoğaltmak mümkündür.