

355
TBB Dergisi 2017 (133)
Eylül Can KÖSE
sebebe dayanması, alınacak önlemlerin şartını oluşturur.
27
Kanunda
öngörülen sebepler yoksa hâkim önlemlere hükmedemez.
28
Birlikte yaşamaya ara verilmesi, TMK m. 170 ve devamında dü-
zenlenen ayrılık kurumundan farklıdır. Ayrılık, boşanma hukukuna
ait bir kurumdur.
29
Öncelikle, ayrılık kararının hâkim tarafından veril-
mesi gerekir ve sebepleri, kanunda düzenlenen boşanma sebepleriyle
aynıdır. TMK m. 197’ye dayanan ayrı yaşama hakkı ise, yukarıda açık-
ladığımız üzere, hâkim kararına gerek duyulmaksızın eşlerin kullana-
bileceği bir haktır ve sebepleri boşanma sebeplerinden farklıdır.
Bu iki kurum, sonuçları bakımından da birbirinden ayrılmaktadır.
Ayrılık kararı bir yıldan üç yıla kadar bir süre için verilebilir ve bu
sürenin sonunda eşler ortak hayatı yeniden kuramamışlarsa, her biri
boşanma davası açabilir. TMK m. 169’da öngörüldüğü üzere hâkim,
boşanma veya ayrılık davasının devamı süresince gerekli olan, özellik-
le eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve ço-
cukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alacak-
tır. TMK m. 197’ye dayanan ayrı yaşama hakkının kullanılmasından
sonra ise, hâkim ancak talep üzerine kanunda öngörülen önlemleri
alabilir. Ayrı yaşama, ciddi tehlike olgusu devam ettiği sürece devam
eder.
30
Ortak yaşamın bir süre sonra tekrar kurulamaması halinde bo-
şanmaya karar verilmesi burada söz konusu olmaz. Bununla birlikte,
söz konusu iki kurum amaçları bakımından benzerlik gösterirler. Her
iki kurum da evlilik birliğinin korunması amacına hizmet eder. Eşlerin
27
Yargıtay 3. HD E. 2005/12920 K. 2005/12821 T. 29.11.2005: “…davalının evlilik
birliği gereklerini yerine getirmediği (bağımsız ev temin etmediği) ileri sürülerek
eş ve küçük çocuk için tedbir nafakası istenilmiş; mahkemece…istemin reddine
karar verilmiştir… tarafların davacının anne ve babası ile birlikte altlı-üstlü iki da-
irede kaldıkları ve de yeme içmelerinin(misafir kabullerinin) birlikte gerçekleştiği
anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı eşin kullandığı dairenin mutfak vs. bölümlerinin
bulunmadığı ifade edilmiştir. Bu durumda ailenin her yönüyle bağımsız nitelikte
bir meskende barındığı kabul edilemez. Dolayısı ile davalı evlilik birliği gerekle-
rine uygun bağımsız nitelikte mesken temin etmemiştir. Böylece davacı eşin ayrı
yaşamada haklı bulunduğu (TMK mad. 195-197) gözetilmeden davanın reddi yö-
nünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”
(www.kazanci.com).
28
Tekinay, s. 337; Öztan, s. 355 vd.
29
Velidedeoğlu, s. 124.
30
Gümüş, s. 161.