Previous Page  44 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 44 / 685 Next Page
Page Background

43

TBB Dergisi 2017 (133)

A. Ersoy KONTACI

nin doğum yeri ve en tipik örneği olarak gösterilmektedir. Bu yaklaşım

hiç şüphesiz doğru olmakla birlikte; Fransa’nın İkinci Dünya Savaşı

sonrasındaki deneyimlerinin bir bütün halinde ve devamlılık içinde

ele alınması, zaman zaman gözden kaçan bir “kopuş hikâyesini” de

tartışmaya açma imkânı sunmaktadır. Bu bağlamda vurgulanması

gereken husus; Fransa’nın 2. Dünya Savaşı sonrasındaki demokratik

(yeniden kuruluş) macerasının, 1946 yılında kabul edilen Fransız IV.

Cumhuriyet Anayasası ile ve tipik bir “saf parlamenter hükümet siste-

mi” içinde başlamış olduğudur. Bu anlamda, 1958 tarihli V. Cumhuri-

yet Anayasası ve özellikle de bu Anayasa’da 1962 yılında yapılan de-

ğişiklikler, Fransa açısından tipik bir “parlamenter sistemden kopuş”

örneği teşkil etmektedir. Konuya bu pencereden bakıldığında, pekiş-

miş bir demokrasi örneği olarak Fransa’nın parlamenter sistemden ko-

puşuyla sonuçlanan dinamiklerin ve özellikle de bu kopuş sonrasında

yaşanan deneyimlerin incelenmesinin, bu çalışmanın karşılaştırmalı

analizi açısından son derece faydalı bir gözlem haline dönüştüğü an-

laşılmaktadır.

1. IV. Cumhuriyet’ten V. Cumhuriyet’e: Fransız Siyasetinin

Bunalımı

Fransız Toplumu ve Siyaseti, İkinci Dünya Savası sonrasında bir

yandan Savaş’ın yol açtığı yıkım ve yaralarla, diğer yandan da işgal

yıllarında görev yapan işbirlikçi “Vichy Hükümeti”nden miras kalan

toplumsal bölünmüşlük sorunlarıyla boğuşmaktaydı. Bütün bunların

üzerine bir de, deniz aşırı sömürgelerde yaşanan çatışmaların doğur-

duğu ağır askerî, siyasî ve ekonomik sorunlar eklenmiş ve siyasî ha-

yat, aşırı parçalanmış ve istikrarsızlaşmış yapısıyla bu acil sorunlara

çözümler üretmekten aciz hale gelmişti. Özellikle Fransa’nın ayrılmaz

bir parçası olarak görülen Cezayir’in ayrılmasıyla birlikte,

76

Fransız si-

yasetinin ve toplumun bunalımı

77

dayanılmaz bir hal aldı.

76

Bu dönemin düşünüş ve ruh halini en iyi özetleyen sözler; “Cezayir Fransa’dır”

(L’Algérie, c’est la France!) sloganıydı.

77

Nitekim aşağıda göreceğimiz gelişmelerin, ülkenin 1950’lerde kaybetmeye başla-

dığı sömürgelerin oluşturduğu küçülme döneminden etkilenen siyasî bunalımın

bir ürünü olarak ortaya çıktığı savunulmaktadır. Bkz. Ersin Kalaycıoğlu, “Baş-

kanlık Rejimi: Türkiye’nin Diktatörlük Tehdidiyle Sınavı”, Başkanlık sistemi, Der.

Teoman Ergül, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, Ankara 2005, s. 17.