Previous Page  540 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 540 / 685 Next Page
Page Background

539

TBB Dergisi 2017 (133)

Fatih AYDIN

cavüzün durdurulması ve ürünlerin imha edilmesini kararlaştırmış,

zarar oluşmadığı için tazminat taleplerini reddetmiştir. Yargıtay ise

yerel mahkeme kararını bozarak zarar tehlikesini tazminat için yeterli

saymıştır. İlgili karara göre:

44

Mahkemece; davalı defter ve kayıtları incelenmesinde zararın hesabının

yapılamadığı, davalının henüz ihracatı yapamadan başka bir anlatımla taklit

markaları ihtiva eden ürünleri ticari alana sunmadan yakalandığı, yurt içinde

piyasaya sunduğuna dair kanıt sunulmadığı, kar yoksunluğunun ispat edi-

lemediği, tecavüzün sabit olmasının tek başına yeterli olmadığı, ticari kazanç

elce edilemediğinden manevi zararın da oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kıs-

men kabulüne, davalının davacı markasına tecavüzünün durdurulmasına, el

konulan ürünlerin imhasına, hüküm özetinin ilanına, maddi ve manevi taz-

minat isteminin reddine karar verilmiştir

.

MarKHK m.61/c uyarınca davalının bu eyleminin marka hakkına teca-

vüz teşkil ettiği açıktır. Davacının satış tutarının olumsuz yönde etkileneceği

kuşkusuzdur. Davalı, davacının uğrayacağı zararı karşılamak durumunda-

dır…BK’nın 42. maddesi uyarınca uygun bir maddi tazminata karar verilme-

si gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın

bozulması gerekmiştir

.”

Özellikle fikri mülkiyet haklarına tecavüz edilmesinde zararın so-

mut olarak hesaplanmasının güçlüğü karşısında TBK’nın hâkime ver-

diği yetkinin, zararın mevcudiyeti bakımından da geçerli olduğunu

kabul etmek gerekir. SMK m. 29’da marka hakkına tecavüz sayılan

fiillerin işlenmesi durumunda, failin kusuru varsa zarar tehlikesinin

oluştuğunu, marka sahibinin muhtemel bir gelirden yoksun kaldığı ve

özellikle taklit markalı ürünler piyasaya dağıtılmamış olsa dahi ilgili

markanın taklit edildiği duyumunun piyasada yankılanmasının bile

zarar oluşmasına sebebiyet vereceği kabul edilmelidir. Bu şekilde bir

kabul, kasıt veya ihmal derecesinde kusuru bulunan mütecavizin mar-

kaya tecavüz eyleminin karşılığı olarak bir tazminat ödemeye mahkûm

edilmesini de sağlayacak ve hakkaniyetli bir yaklaşım olacaktır.

Markaya tecavüz halinde zararın ortaya konması kolay olmamak-

la birlikte, Yargıtay’ın tecavüzün sabit olduğu tüm durumlarda zara-

rın da oluşacağını peşinen kabul ederek tazminata hükmedilmesini

44

Y. 11. HD, E. 2006/9700, K. 2007/12510, T. 8.10.2007. (Kazancı İçtihat Bankası)