Previous Page  137 / 705 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 137 / 705 Next Page
Page Background

136

Kurgudan Gerçekliğe Uzanan Bir Tartışma Alanı: Susma Hakkının İdare Hukukunda ...

ve kendisini veya yakınlarını suçlayıcı delil göstermeye mecbur edilememe

hakkının farklı şekilde değerlendirilmesi mümkün değildir.”

yorumu getiril-

miş ve susma hakkının idarî soruşturma aşamasında da geçerli olduğu

ifade edilmiştir.

Dolayısıyla VUK’un AYM önüne gelen kuralındaki temel soru-

nu, aleyhe delil oluşturabilecek belge vermemenin bir hapis cezası ile

karşılanması, yani vergi mükellefine bir zorlamanın yapılması hususu

oluşturmaktadır. Bu itibarla Allen ve Abas kararları başta olmak üzere

İHAM kararları ışığında, VUK kapsamında yapılan idarî incelemenin,

bir suç delili sağlanması yani bir suç isnadı altında yürütülen bir so-

ruşturma boyutunu taşıması durumunda, idareye belge vermemenin

cezaî yaptırımla karşılanması susma hakkını ihlâl edecektir. Örneğin;

sahte fatura düzenlediği sabit bulunan mükelleften fatura alıp kul-

landığı, bu mükellefin kayıtlarından tespit edilen, yani bir suç isna-

dı yöneltilen mükellefin, defter ve belgelerinin ibrazının istenilmesi

halinde, susma hakkını kullanarak, ibraz isteğini yerine getirmemesi

nedeniyle herhangi bir cezanın kesilememesi veya hükmedilememe-

si gerekir.

50

Strazburg Mahkemesi J.B. davasında, vergi mükellefinin

ceza riski taşıyan vergi inceleme sürecinin başından itibaren âdil yar-

gılanma hakkının içeriğini oluşturan güvencelere sahip olması gerekti-

ğini belirtmiştir. Bu itibarla, idarenin salt vergisel amaçlarla, vergilerin

doğruluğunun denetlenmesi kapsamında hareket ettiği bir inceleme-

de, idareye belge ibraz edilmemesinin susma hakkı kapsamında koru-

maya sahip olmayacağı ileri sürülebilecektir.

Ancak bir suç isnadı ile yürütülmeyen, örneğin bir vergi suçu

şüphesi ile yapılmayan olağan bir vergi incelemesinde dâhi mükellef,

aleyhine suçlamaya konu olacak bir riski önlemek adına, idareye belge

sunmamayı tercih edebilecektir. Bu halde de VUK madde 359’un bir

ceza yaptırımı öngörmesi nedeniyle yine Anayasa’ya aykırılık söz ko-

nusu olacaktır. Zira Anayasa’da, hiç kimsenin kendisini ve kanunda

gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda

50

Candan, a.g.e., s.277. Müellif, susma hakkının kapsamına girsin ya da girmesin,

her halde, vergi idaresinin yapacağı matrah takdirlerinde, takdirin usulüne uy-

gun olmaması hali dışında, matrah ve matrah farkının gerçeğe uymadığını ka-

nıtlama yükü mükellefe düşen, geniş bir takdir yetkisinin bulunduğunun kabul

edilir olduğuna işaret etmektedir.