Previous Page  142 / 705 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 142 / 705 Next Page
Page Background

141

TBB Dergisi 2018 (134)

Mutlu KAĞITCIOĞLU

da silâhların eşitliği ilkesi gereğidir. Davacı tarafından dosyaya sunul-

mayan bilgi ve belgenin, susma hakkı kapsamında olup olmadığının

tayininin mahkemeye bırakılması, âdil yargılanma hakkının amacına

hizmet etmeyecektir. Diğer taraftan mahkemenin susma hakkı nede-

niyle davacı tarafından ibraz edilmeyen bilgi ve belgelere, re’sen araş-

tırma yetkisini kullanarak ulaşması durumunda, bu bilgi ve belgelerin

dava konusu olayda mahkemece değerlendirileceği de tabiîdir.

Bu nedenle, ceza yargılamasında olduğu gibi idarî yargılama sü-

recinde de davacının susması, yani dosyaya bilgi ve belge sunmama-

sı, davacının aleyhine bir sonuç doğurmamalıdır. Ancak bu kabul de

mutlak değildir. Bir hak, kullananı aleyhine negatif bir sonuç doğura-

mayacaksa da, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu durumlarda,

susma hakkının kullanılmasının davacı aleyhine bir karine teşkil ede-

ceği ortadadır.

63

Nitekim İHAM Murray davasında, ceza yargılama-

sında da sanığın suskunluğunun aleyhe yorumlanmasının, toplanan

delillerin sanığın açıklama yapmasını gerektirmesi halinde, âdil yargı-

lanma hakkını ihlâl etmediği görüşündedir.

64

Susma hakkını kullanan

davacı sonuç olarak, mahkemenin dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler

ışığında karar vermesini baştan kabullenmiş olacaktır.

65

Şunu da ek-

lemek gerekir ki susma hakkıyla ilgili tespitlerin yerindeliği yine her

davanın kendi koşullarına göre değişecektir. Zira her uyuşmazlığın

kendine özgü yapısı, davacının susma hakkının kullanması yönüyle

farklı değerlendirmeleri gerektirebilecektir. Örneğin, bir işletmenin

kanuna aykırı olarak işlemlerini gerçeğe aykırı muhasebeleştirildiği-

nin, o işletmenin defter ve kayıtlarından bağımsız bir şekilde tespiti

63

“Örneğin, kaçak akaryakıt kullandığı iddiasıyla bir işletme hakkında yürütülen

idarî soruşturmada, işletmenin belgeleri susma hakkı kapsamında vermemesi du-

rumunda; ilgilinin aleyhindeki iddianın aksini ispatlayacak belgeleri vermekten

imtina etmesi, iddianın doğruluğu bakımından ‘karine’ olarak kabul edilebilir.”,

Yasin, a.g.e., s.69-70.

64

İHAM bu kararda; sanığın aleyhine olan delillerin sanık tarafından bir açıklama

getirilmesini gerekli kıldığı halde, sanık tarafından bir açıklama getirilmiyorsa,

sağduyu sınırları içinde, bir açıklama getirilmemesi nedeniyle, sanığın suçlu oldu-

ğu şeklinde bir çıkarsamanın yapılabileceğini; savcılığın iddialarının delil değeri-

nin düşük olması halinde ise bir açıklamada bulunmamanın suçluluğun tespitine

ulaşmada gerekçe olamayacağını belirtmiştir.

65

Yasin ise, hukuka aykırı delili bile dışlamayan İHAM’ın, bir kişinin suçluluğunu

ispatlayan belgeyi, susma hakkını esas alarak kabul etmemesinin de çok uyumlu

bir yaklaşım olmadığı kanaatindedir, Yasin, a.g.e., s.70-71.