

319
TBB Dergisi 2018 (134)
Melis TAŞPOLAT TUĞSAVUL
yine alt derece mahkemesidir. Yani istinaftaki kararlar (içerik olarak
bazı yönlerden bazen benzerlik gösterse de) onama veya bozma şek-
linde nitelendirilemez. Zira istinaf incelemesinde yeniden yargılama
yapılması, alt derece mahkemesi yerine geçilerek karar verilmesi,
hukukî denetim dışında maddi vakıa denetimi yapılması söz konusu-
dur. Buna göre salt “
onama
” ya da “
bozma
” şeklindeki kararlar verilme-
si istinafa uygun değildir. Nitekim istinaf mahkemelerinde ilk derece
mahkemesi kararı doğru bulunursa;
“onama”
değil,
“istinaf başvuru-
sunun reddine”
karar verilmekte; ilk derece mahkemesi kararı yanlış
bulunursa, “
bozma
” değil, “
ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak
10
”
yeni bir karar verilmesi sağlanmaktadır. İlk derece mahkemesi kara-
rı yanlış olmakla birlikte, bu yanlışlık yeniden yargılama yapılmasını
gerektirmiyorsa, o zaman da “
ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak,
düzeltilerek yeniden esas hakkında
” karar verilmesi söz konusu olacak-
tır.
11
İstinaf mahkemesindeki yargılama ilk derecede gerçekleştirilen
yargılamanın da aynısı, tekrarı ve onun yerine geçen bir yargılama
değildir; istinaf mahkemesi sadece hüküm mahkemesi olmayıp aynı
zamanda denetim mahkemesi olduğundan verilen kararlar ilk derece
mahkemesi kararlarından da farklılık göstermektedir.
12
Zira ilk dere-
ce mahkemesinde dava usûl ya da esastan haklı bulunmazsa,- usûlî
bazı kararlar
13
dışında- kural olarak dava reddedilir. Oysa istinaf baş-
10
Doktrinde Konuralp, kaldırma ile ifade edilenin kararın iptal edilmesi ve hüküm-
süz kılınması olabileceğini belirtmiştir. (Halûk Konuralp, “Halûk Kanuralp’in
Tebliği”, Medenî Usûl ve İcra İflâs Hukukçuları Toplantısı II-III, İstinaf Derecesi,
Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi, Bilirkişilik, İflâsın Ertelenmesi, Eskişehir
3-5 Ekim 2003, 1-2 Ekim 2004, Medenî Usûl ve İcra- İflâs Hukukçuları Toplantısı-
II-III, s.36).
11
Özekes, s. 99-100.İstinaf mahkemelerinin kararlarında kullanılacak ifadelerle Yar-
gıtay kararları için kullanılan ifadelerin birbirinden ayrılması zorunludur. Buna
özellikle dikkat edilmeli ve özen gösterilmelidir. Bu konuda gösterilmeyecek bir
özen, bir süre sonra tüm kanun yollarının birbirine karıştığı, istinafın kabulünün
faydadan çok zarar getirdiği, yargılama sistemimizin karmaşıklaştığı tehlikeli bir
sonuca yol açabilir (İstinaf El Kitabı, s. 59-60). Ayrıca bkz. Budak/Karaaslan, s.
346.
12
Özekes, s. 93-94, 97. Ayrıca bkz. Çiftçi, s. 626-627.
13
Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar (HMK md.20/1; HMK md. 119/2;
HMK md. 150/5; Harçlar Kanunu md.16/3) ile davacının davalının muvafakati
ile davayı geri alması nedeniyle davanın son bulduğunu belirten kararlar (HMK
md.123); davaya son veren taraf işlemleri ile davanın sona ermesi (HMK md.307
ilâ HMK md.315 arası düzenlemeler) ve davanın konusuz kalması hâlinde verilen
kararlar belirtilebilir.