Previous Page  630 / 705 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 630 / 705 Next Page
Page Background

629

TBB Dergisi 2018 (134)

Süleyman Sırrı TERZİOĞLU

son terör eylemi değil, geriye doğru bütün terör eylemlerinin etkisi ile

uygun güç kullanılması uygundur.

149

Fırat Kalkanı Harekâtı, operas-

yonel açıdan bakıldığında, yoğun olarak DAEŞ’e yönelik olarak ger-

çekleşmiştir. DAEŞ’in eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğin-

de, DAEŞ saldırılarının engellenebilmesi için Fırat Kalkanı Harekâtı

ölçüsünde bir savunmanın yapılması, orantılılık ilkesine uygundur.

Harekât sonunda, hedeflenen alan, DAEŞ militanlarından arındırıl-

mıştır. TSK, hedeflenen alanın dışına çıkmamıştır. Bu açıdan bakıldı-

ğında da orantılılık ilkesine riayet edildiği söylenebilir.

150

Kuvvet kullanma hukuku bakımından Harekâtın meşruiyeti ile il-

gili olarak tartışma konusu olabilecek hususlardan birisi de, Harekât

sona ermesine rağmen TSK’nın Suriye topraklarında kalmaya devam

etmesidir. Zira Harekât’ın sona ermesine rağmen, TSK’nın Suriye top-

raklarında bulunması, orantılılık ilkesinin ihlâli olarak değerlendirilip,

meşru müdafaa hakkının sınırlarının aşıldığı ileri sürülebilir. Ancak

unutulmamalıdır ki, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, saldırının etki-

lerini ortadan kaldıracak ölçüde bir kuvvet kullanımı, meşru müda-

faa hakkı kapsamında değerlendirilecektir. Dolayısıyla DAEŞ unsur-

larının, TSK’nın temizlediği bölgelere tekrar yerleşmesinin mümkün

olmadığının kesinleşmesine kadar, TSK’nın bu bölgelerde kalması,

orantılılık ilkesine aykırı sayılmayacaktır. Zira bölgede bir otorite boş-

luğu vardır ve bu boşluk devam ettiği sürece TSK burada bulunabilir.

Meşru müdafaa hakkı, bu bakımdan sınırları çerçevesinde kullanılmış-

tır. Harekât sona erse de, saldırının etkileri tamamen bertaraf edilmiş

değildir. DAEŞ, bölgede faaliyetlerine devam etmektedir. Bu yüzden

Türkiye’nin meşru müdafaa hakkı devam etmektedir.

149

Gündüz, s. 152

150

Türkiye, Harekâtl’a ilgili olmasa da 20 Temmuz 2015 tarihinde DAEŞ tarafından

gerçekleştirilen Suruç saldırısından sonra 24 Temmuz 2015 tarihinde, BM Güven-

lik Konseyi üyelerine ve BM Genel Sekreteri’ne “Belli ki, Suriye’deki rejim, Suriye

kaynaklı ve Türkiye’nin ve halkının güvenliğini tehlikeye atan bu tehditleri önle-

mekte ne yeterli ne de isteklidir. BM Sözleşmesi’nin 51’inci maddesi çerçevesin-

de, tek başına ya da kolektif şekilde kendini savunmak, uluslararası hukuka göre

doğal hakkımızdır. Buna dayanarak, Türkiye, Küresel Koalisyonun üyeleriyle ko-

ordinasyon içinde hareket etmek de dâhil olmak üzere, Suriye’deki DAEŞ’e karşı

kendi vatandaşlarını ve topraklarını korumak ve terör tehdidine karşı koymak

için gerekli ve orantılı askeri hamleleri başlatmıştır...” ifadelerini içeren bir mek-

tup göndermiştir (vurgu biz aittir).

http://www.haberturk.com/gundem/habe-

r/1157613-turkiye-cumhuriyeti-hukumetinden-bmye-tarihi-daes-mektubu (E.T.

24.07.2017)