

99
TBB Dergisi 2017 (özel sayı)
Kamile TÜRKOĞLU ÜSTÜN
cak kadınların genel olarak iş hayatına, özel olarak da kamu hizmetine
girmesi ve yükselmesine ilişkin somut bir adım atılmamıştır.
Türkiye’de kamu hizmetine girme ve yükselmeye ilişkin yürür-
lükteki hükümler incelendiğinde cinsiyet temelli her türlü ayrımcılığı
kesin olarak yasaklamış olduğu görülür. Anayasa’nın 10’uncu madde-
sindeki, herkesin kanun önünde eşit olduğu (1.f) ile devlet organları
ve idari makamların bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine
uygun olarak hareket etmek zorunda olduğu (5. f) kurallarına ek ola-
rak 49’uncı maddede çalışmanın bir hak ve ödev olduğu (1. f) ve 70’inci
maddede her Türk’ün kamu hizmetine girme hakkına sahip olduğu
ve hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir
ayırım gözetilemeyeceği hükümleri eşitlik ilkesini vurgulamaktadır.
Anayasanın 70’inci maddesine göre memurluğa girişte serbestlik, eşit-
lik ve görevin gerektirdiği niteliklerden başka şartların aranmayacağı
ilkeleri geçerlidir.
17
Eşitlik ilkesi gereği, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
(DMK) 48’inci maddesinde belirtilen şartları taşıyan herkes memur ola-
İnfazı Hakkında Kanun’a göre, “Hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurdu-
ğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır”(m.
16/4); “Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine iki yıl
veya daha az süre kalan kadın hükümlüler” denetimli serbestlikten yararlanabilir
(m. 105/A). Gerçi bu hükümler kadınlardan ziyade çocukları korumaya yönelik-
tir. 2005 yılında yürürlüğe giren 5375 s. Engelliler Kanunu’nda kanunun uygu-
lanmasında “Engeli olan kadın ve kız çocuklarının çok yönlü ayrımcılığa maruz
kalmaları önlenerek hak ve özgürlüklerden yararlanmalarının sağlanması esastır
(m. 4)” hükmü yer almaktadır. Örnekleri arttırmak mümkündür. Bunların dışın-
da Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da yer alan “Kadın
veya altmış beş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları altı ay veya daha az
süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine (…) mahkemece karar verilebilir
(m. 110)” hükmünü ise kadınlara pozitif ayrımcılık yapan bir düzenleme olarak
değerlendirebiliriz. Doğrudan pozitif ayrımcılık anlamına gelebilecek başka bir
düzenleme Resmi ve Özel Kadın Konukevleri Yönetmeliğindeki “Konukevin-
de, hizmet sunumuna yetecek sayı ve nitelikte, tercihen kadın çalışanlar arasın-
dan, psikoloji, çocuk gelişimi, öğretmenlik ve sosyal hizmet alanlarında eğitim
veren kurumlardan mezun sosyal çalışma görevlileri ile hemşire, çocuk eğiticisi,
memur, aşçı ve bakım elemanı istihdam edilir (m. 33) hükmüdür. Ayrıca, Ka-
dın Çalışanların Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmelik
(
24.07.2013 tarihli Resmi Gazete)
kadın çalışanlar lehine pozitif ayrımcılık niteliği
taşıyan hükümler içermektedir. Bunlardan başka anne olan kadınlara yönelik, iş-
aile yaşamını uyumlaştırmaya yarayan birçok düzenleme de yapılmıştır. Bunlar
kadın-erkek eşitliğini sağlamaktan ziyade, kadınlara tanınan sosyal haklar kapsa-
mında ele alınmalıdır. Akbaş, Şen, s. 178-179.
17
Ethem E. Atay, İdare Hukuku, Turhan, Ankara 2016, 5. Baskı, s. 864.