

106
Kamu Hizmetine Girişte ve Yükselmede Kadınlara Pozitif Ayrımcılık Yapılması ...
kavramı yerine pozitif eylem (positive action), yapıcı eylem (affirma-
tive action) veya tercihli davranış (preferantial treatment) kavramları
tercih edilmektedir.
51
Pozitif ayrımcılık, geçmişte sistematik bir şekil-
de ayrımcı muameleye maruz kalmış kişileri korumayı amaçlarken,
pozitif eylem, genel olarak toplumdaki zayıf ve korunmaya muhtaç
kişileri korumayı amaçlayan daha dar bir kavramdır.
52
Anlamsal fark-
lılıklara rağmen
53
iki kavramın da sonuç olarak, ayrımcılığa maruz
kalmış ve toplumda sistematik bir şekilde dezavantajlı konumda yer
alan kişilerin mevcut durumlarını düzeltmek ve diğer kesimlerle eşit
bir konuma getirmek için adımlar atılması anlamına geldiğini söyle-
mek ve konuyu “geniş anlamda pozitif ayrımcılık” başlığı altında in-
celemek mümkündür.
Pozitif ayrımcılık uygulamaları, kotalar konması, yer ayrılması,
sosyal yardım ve danışmanlık hizmetleri verilmesi veya eğitim prog-
ramları geliştirilmesi şeklinde olabilir.
54
Bu uygulamalar sonuç odaklı
olması ve doğrudan sosyal yapıda değişiklikler oluşturması açısından
kadın-erkek eşitliğini sağlamada çok daha etkilidir.
55
Pozitif ayrımcı-
lık, şekli anlamda eşitliğin maddi anlamda (de facto) eşitliğe dönüşü-
münde sorun olan alanlarda geçici bir yardımcı işlevi görmektedir.
Birçok uluslararası sözleşme ayrımcılığın önlenmesinde devletlerin
önlemler alarak “pozitif ayrımcılık” uygulamalarına yer vermesini
teşvik etmektedir. Bunlardan en önemlisi 1979 tarihli Kadına Kar-
şı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)’dır.
56
başvuranların ırkı, rengi, dini, inancı gibi sebeplerle ayrımcılık yapılmayarak
devletin yapıcı eylemde bulunması öngörülmüştür. Akbaş, Şen, s. 172. Ayrıca,
ABD Yüksek Mahkemesi sosyal ayrımcılıkla mücadele edilerek siyahların ve
beyaz kadınların kamusal yaşama katılması için bu kavramı kullanmıştır. ABD
Yüksek Mahkemesi (Supreme Court) 1890’lı yıllarda benimsediği farklı durumda
olsalar bile kanunların herkese eşit uygulanmasını öngören “ayrı fakat eşit” yak-
laşımını değiştirerek 1950’li yıllardan itibaren ırk ayrımcılığının önlenmesi için
aktif önlemler alınmasını dava bazında yasal olarak kabul etmiştir. Konuya ilişkin
önemli davalardan bazıları Brown v. Board Of Education of Topeka (1954), Green
v. Country School Of Board (1968) ve Regents of the University of California v.
Bakke’dir. Ece Öztan, s. 207-209.
51
Akdemir, s. 895.
52
Akbaş, Şen, s. 170.
53
Kavramların farklı tanımları için bkz. Akdemir, s. 895-896.
54
Akdemir, s. 898.
55
Gender Equality In Public Administration, United Nations Development Prog-
ramme, NewYork 2014,
www.undp.org/gepa56
BM Genel Kurulu 1999 yılında bu sözleşmenin etkin bir şekilde uygulanmasını