Previous Page  345 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 345 / 497 Next Page
Page Background

344

Osmanlı Devleti’nde Kadınların Mülkiyet Hakları ve Karşılaştıkları Hukuki Sorunlar

muameleyi görmüşlerdir. Kadınların şer’iyye mahkemelerine baş-

vurma sebepleri arasında sıklıkla mülkiyet ve miras hakları ile ilgili

şikâyetlere rastlanmaktadır. Bu şikâyetler genellikle bir erkeğin- koca,

erkek kardeşler gibi aile üyeleri ya da o yerleşim yerinde yaşayan aile

dışından biri-kadınların taşınmaz mallarına yönelik tecavüzleri ve mi-

ras payını vermemesi ile ilgili olmuştur.

41

talebi ret ederek orijinal anlaşmaya sadık kalınması yönünde hüküm vermiştir.

Fatum davayı kaydetmekle birlikte burada kayda değer olan nokta iki eşit taraf

arasında yapılan hukuki bir anlaşmanın olmasıdır. Fatum arazisini rayiç bedel-

den Halil’e satmıştır. Üstelik herhangi bir hukuki temsilci aracılığı ile değil, bizzat

kendisinin yürüttüğü müzakerelerle satış işlemini tamamlamıştır. Daha sonra da

kendince hakkını almak için yine bir temsilci kullanmadan mahkemeye başvur-

muştur. Bu da bize yaptığı hukuki işlemlerin farkında olduğunu ve bu süreçte ne

hukuksal ne de toplumsal herhangi bir engelle karşılamadığını göstermektedir,

Agmon,, s. 489-490.

41

Bu konuda Mühimme Defterlerinde de çok sayıda kayıt karşımıza çıkmaktadır.

Mesela 1630-1632 yılları arasını kapsayan 85 Numaralı Mühimme Defterinde yer

alan bir kayda göre Perviz Bey ölünce geride kalan varisler karısının miras payı

ve mehr-i müeccelini vermemişlerdir. Kadının şikâyetçi olması üzerine Anado-

lu kadısı ve muhassılına gönderilen hükümde Perviz Bey’in karısının mirastaki

kanuni haklarının tesbit edilerek kocasının mallarını ellerinde tutanlardan tah-

sil edilmesi emredilmektedir.”, 85 Numaralı Mühimme Defteri (1040-1041 (1042)

1630-1631 (1632), Özet-Transkripsiyon-İndeks, , Başbakanlık Devlet Arşivleri

Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara 2002, s.

38; Agros Müftisi ve Uluborlu kadısına yazılan hüküm ise Uluborlu’da yaşayan

Şerife ismindeki kadının şikâyet dilekçesi üzerine yazılmıştır. Şerife’nin babasının

ölümü ile kendisine intikal etmesi gereken mülk bahçe Abdüllatif Vakfı mütevel-

lisi Derviş tarafından babanın 6.000 akçe borcu vardır diyerek hile ile elinden alın-

mıştır. Kendisi de kadı sınıfından olan Derviş yalancı şahitlerin şehadeti ile aldığı

hüccetle Şerife’nin miras payı olan bahçeyi elinden zorla alıp Ramazan adındaki

sipahiye satmıştır. Şerife zülme uğradığını söyleyerek, “husus-ı mezbûr mahallin-

de tekrar istinaf olunup şer’le davasının görülmesi için yazdığı şikâyet dilekçesi

ile hatt-ı hümayun rica eylemiştir. Bunun üzerine vaz edilen hatt-ı hümayunda

“…husus-ı mezbûru şühûd-i ûdul ile mahallinde tekrâr hakk u adl üzre teftiş ü

tefahhus u istînâf ildüp göresiz; vech-i meşruh üzre zulm ü te’addisi vâkı ise ol

bâbda muktezâ-yı şer’i kavîmle âmil olup zikrolunan bağçesin mezbûreye hük-

midip alıvirüp zabt u tasarruf itdüresiz. Bu def’a kat’-ı nizâ’ u fasl-ı husumet idüp

tekrar şikâyet olunmalu eylemeyesiz”, s. 153; Osmanlı Devleti’nde kadınların mi-

ras ve mülkiyet haklarının tecavüze uğramasında kadınların kimliklerinin de bir

önemi olmadığı Saray mensubu kadınların bile bu tür sorunlarla karşılaşabildik-

leri görülmüştür. Gevherhan Sultan’ın kızı olan Safiye Hanım, annesinden kendi-

sine mülkiyet üzere intikal eden Kuşadası Kalesi’nde kendisinden izin alınmadan

adanın ileri gelenlerinden Şaban ve adamları tarafından evler ve dükkânlar bina

edildiği, bazı ev ve dükkân yerlerinin de satılarak kale dışında bahçeler kurul-

duğu, üstelik bunlardan elde edilen kira gelirlerinin de kendisine verilmediği

şikâyeti ile Şaban ve adamlarının men ve def edilmelerini Padişah’tan rica etmiş-

tir. Padişah da şikâyet üzerine bu ev ve dükkânların yıkılması, bahçenin ortadan

kaldırılması ve Safiye Hanım’a zülüm edilmemesi konusunda bir ferman çıkar-