Previous Page  346 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 346 / 497 Next Page
Page Background

345

TBB Dergisi 2017 (özel sayı)

Gül AKYILMAZ

Şer’iyye sicillerinde de bu konuda sayısız örnek vardır. An-

takya Şer’iyye sicilinde yer alan bir örneğe göre 1867 yılında Fenk

Karyesi’nde sakin Fatma bint-i es-Seyyid Ahmed adlı hatunun on dört

sene önce kendisi küçük iken vefât eden babası es-Seyyid Ahmed‟den

bir parça incirliğin yetmiş iki hissesinden on altı hissesinin kendisi-

ne miras olarak kaldığını, aynı karye ahalisinden olan Şeyh Mustafâ

Çalûnun mirasına el koyduğunu, hakkını şeyh Mustafâ Çalûdan talep

ettiğini beyan etmesi üzerine yapılan tahkikat sonrası Fatma haklı bu-

lunarak şeyh Mustafa’nın Fatma’ya hissesini teslim etmesi gerektiğine

dair ilam verilmiştir.

42

Aynı şer’iyye sicilinde yer alan 16 Eylül 1867

tarihli bir başka örnekte ise Çekmece Karyesi sakinelerinden Hadîce

bint-i Mehmedin, altı yüz altmış kuruş değerinde olan eşya ve nakdini

kocası Ali Diyab bin İsmâîl elinden zorla almış, mahkeme Hatice’yi

haklı bularak eşya ve nakdinin tahsili gerektiğine dair ilam vermiş-

tir.

43

Mahkeme sicillerinde kadınların mülkiyet ve miras hakları konu-

sunda açtıkları davaların hatırı sayılır bir kısmında ise mahkemenin

davalı konumundaki erkekleri haklı bulduğu görülmüştür. Örneğin

yine 35 numaralı Antakya şer’iye sicilinde yer alan 1 Ekim 1867 tarihli

bir belgede Sallum Hatun önemli miktardaki taşınmazını ki bunların

arasında bağ, zeytinlik, ahır, incirlik gibi gayrimenkuller vardır, kocası

Hacı Mustafa’nın zorla elinden aldığını iddia etmiştir. Kocası sayılan

malların 25 yıldır kendi mülkiyetinde olduğunu ve karısının bugüne

kadar itiraz etmediğini iddia edip, iddiasını da iki şahitle ispatlayınca

mıştır, s. 255-256; Bir başka örnekte ise kocası yönetici sınıftan olup, şehit olan iki

oğlu yine bu sınıfa mensup, kendisi de Saraydan çıkma bir hatun olan bir kadın

Padişaha yazdığı arzuhalde kocasından kendisine kalan Kütahya’daki taşınmaz-

lara ve değirmenine Anadolu Beylerbeyinin adamları ve diğer devlet görevlileri

tarafından el konulduğu, mallarına nezaret etmek üzere gönderdiği adamına da

müdahale edilip, rencide edildiği yönünde şikâyette bulunarak hakkının iadesini

istemiştir. Padişah bunun üzerine Anadolu Beylerbeyine gönderdiği hükümde il-

gili hatunun taşınmaz ve değirmenine tecavüzün derhal son bulması, hatuna ve

adamına zulmedilmemesi, bir daha buna yeltenenler olursa isimlerinin İstanbul’a

bildirilmesini emretmiş ve “…emr-i şerîfüme itâ’at itmedükleri içün sonra hakla-

rında emrüm ne veçhile sâdır olursa mucibiyle amel oluna”ifadesi ile bu kişile-

re İstanbul’da gereken cezanın verileceği uyarısında bulunmuştur, 82 Numaralı

Mühimme Defteri ( 1026-1027/1617-1618) , Özet-Transkripsiyon-İndeks ve Tıpkı

Basım, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire

Başkanlığı Yayınları, Ankara,2000, s. 158-159

42

Gönül Bahçeci, H. 1284/M. 1867-1868 (35 Nolu) Antakya Şer’iyye Sicili (Trans-

kripsiyon ve Değerlendirmesi), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mustafa Ke-

mal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Hatay 2014, s. 158-159

43

Bahçeci, 35 Numaralı Antakya Şer’iyye Sicili, s. 233.