

352
Osmanlı Devleti’nde Kadınların Mülkiyet Hakları ve Karşılaştıkları Hukuki Sorunlar
Örneklerin de gösterdiği üzere şer’i hukukun konu ile ilgili düzen-
lemelerine rağmen kadınların miras haklarını alma sürecinde ne kadar
kırılgan ve saldırıya açık olduklarını gözler önüne serilmektedir. Bu
süreçte konumlarının sağladığı avantajları kullanan kamu görevlileri
ve kocalar (ve diğer erkek akrabalar) kadınların savunmasızlığından
yararlanarak özellikle taşınmaz mallarına el koymuşlardır.
56
Üste-
lik yargı sürecinin çeşitli aşamalarında erkek akrabaların kayırıldığı
da görülebilmiştir Midillide 19. Yüzyılda görülen bir dava mülkiyet
hakları için bir kadının nasıl zorlu bir mücadele verdiği konusunda
önemli bir örnek teşkil etmektedir. Midilli Nazırı olan ve Midilli’nin
ileri gelen ailelerinden birine mensup olan Kulaksızzade Mustafa Ağa
1833’te büyük bir servet bırakarak öldüğünde oğulları İsmail ve Niya-
zi hayattadır. Niyazi’nin kızı Behiye Ümmü Gülsüm amcasının oğlu
Halil ile evlidir. Niyazi henüz tereke taksimi yapılmadan 1837 yılında
ölmüş, 1860 yılında terekenin devlete ait kısmı (11.000 kese akçe) tah-
sil edilmiştir. Bu süreçte Niyazi’nin karısı ve oğlu da ölünce sadece
Ümmü Gülsüm kalmıştır. Ancak amcası ve kayınpederi olan İsmail
Paşa Ümmü Gülsüm’ün miras payını vermeyerek el koymuştur. Bu-
nun üzerine Ümmü Gülsüm hukuki mücadelesini başlatarak mahke-
meye başvurmuş, dava Midilli İdare Meclisinde görülmüş ve Ümmü
Gülsüm’e miras hissesi olarak oturduğu konak, 5500 kese akçe altın
düştüğü belirlenmiştir. Bunun 1500 kese akçesi nakit 4000 kesesi ise
emlâk ve akar olarak verilecektir. Ancak İsmail Paşa yeğenini tehdit
ederek ödeme yapmamıştır. Bunun üzerine Ümmü Gülsüm davasını
1860’da Meclis-i Valâ-yı Ahkâm-ı Adliye’ye taşımıştır. Ümmü Gül-
süm hem belirlenen miktarın ödenmediği hem de amcasının gerçek
mirası gizlediği payına daha fazla mal düşmesi gerektiği konusunda
şikâyetini Meclis-i Valâ’da ifade etmiştir. Meclis-i Valâ’da yapılan du-
ruşmada İsmail Paşa babasının terekesinin bir kısmını sakladığını ikrar
etmiştir. Meclis-i Valâ’dan Midilli’deki mahkemenin davayı “marifet-i
şer” ile yeniden görerek Ümmü Gülsüm’e hakkının verilmesi kararı
çıkmıştır. Fakat İsmail Paşa İstanbul’da dava süresince kaldığı ve bu
süre zarfında masraf yaptığı için 55000 kesenin 500 kesesi indirilmiştir.
Arzuhal üzerine Divân-ı Hümayun doğrudan bir karar vermek yerine ilk derece
mahkemesine davanın yeniden görülmesi istemiyle geri göndermiştir. Ancak ya-
pılan ferağ işleminin hukuka uygun olmadığını Padişah III. Selim kadıya gönder-
diği fermanda vurgulayarak aslında ihsas-ı reyde bulunmuştur.
56
Bu konudaki örnekler için bkz. Akyılmaz, Kadınların Mülkiyet Hakları, s. 257 v.d.