Previous Page  356 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 356 / 497 Next Page
Page Background

355

TBB Dergisi 2017 (özel sayı)

Gül AKYILMAZ

daha çok anayasal ve sivil haklarını içeren taleplerini ortaya koyan bir

üslup kullanmışlardır. Üstelik tıpkı şehirlerdeki eğitimli kadınlar gibi

kendi isimleriyle dilekçeyi imzalamışlardır.

59

Kadınların merkeze gönderdikleri dilekçelerdeki bu değişimi or-

taya koyabilmek için Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulduğumuz iki

belgeyi art arda gözden geçirmek yararlı olacaktır. Bu belgelerden ilki

6 Kasım 1776 tarihli olup klasik usul ve hitap biçimiyle kaleme alın-

mıştır. “Devletlü, inayetlü, merhametlü efendim sultanım hazretleri

devletle sağ olsun” hitabıyla başlayıp, “emr u ferman devletlü inayetlü

merhametlü efendim sultanım hazretlerinindir” şeklinde bitmektedir.

İkinci belge 20 Temmuz 1914’te Fevziye Gilanî’nin Şam’dan Dâhiliye

Nezareti’ne telgrafla ilettiği dilekçesi olup “Dâhiliye Nezaret-i Celile-

sine” diye başlamış ve “Suriye vilayet-i celilesine emr ve iş’arı adalet-

name istirhamına cüret eylerim” şeklinde sona ermiştir. Her iki arzu-

hal de kadınların mirasla intikal eden taşınmaz mallarına el konması

ve haksızlığa uğramaları ile ilgili olup, aradan geçen yaklaşık bir bu-

çuk yüzyıl kadınlar açısından sorunların niteliğini değiştirmemiştir.

Ancak haklarını ararken, kullandıkları terminoloji ve uslup bir hayli

farklılaşmıştır.

6 Kasım 1776 /24/N/1190 tarihli arzuhal Şerife Ümmü Gülsüm

tarafından yazılmıştır. Ümmü Gülsüm dilekçesinde on dört yıl önce

Ruscuk sakinlerinden olan babası Derviş Ağazade Mustafa öldüğü za-

man tek varis kendisi olduğu için üç tuzmahzeni, iki çömlekçi dükkânı,

bir hallaç dükkânı, Küçük Çarşı denilen yerde üç bakkal dükkânı ve

eskici dükkânının şahsına intikal ettiğini, ancak o sırada küçük ve kim-

sesiz olması sebebiyle bu taşınmazların kendisine verilmeyip, müte-

gallibe tarafından zorla zapt edildiğinden şikâyet etmektedir. Üstelik

bu dükkânların on dört yıllık kira gelirlerinden de mahrum kalmıştır.

Her yıl 240 kuruştan on dört yıl boyunca 3860 kuruş kira gelirine zorla

el konulmuş, kimsesiz olmasından yararlanılarak zülm ve acımazlı-

ğa maruz kalmıştır. Bu haksızlığı yapanlar mütegallibe zümresinden

olup, karşı koymaya gücü yoktur. Konuyu araştırmak üzere bugüne

kadar tayin olunan mübaşirler de mütegallibe ile işbirliği yaptığı için

Ümmü Gülsüm’ün hakkını alması mümkün olmamıştır. Bu nedenle

Ümmü Gülsüm padişahtan durumu araştırmak üzere yeni bir müba-

59

Zachs/Ben-Bassat, Women’s Visibility in Petitions, s. 770-771.