

371
TBB Dergisi 2017 (özel sayı)
Berna YÜRÜT
oturtulmuştur. Duygular Bildirgesi’nde kadınlar kamusal işlere ka-
tılma hakkını da içeren ve o güne kadar reddedilen doğal haklarının
ihlaline son verilmesi, oy kullanma hakkı, kamu hizmetlerine katıl-
ma hakkı ve bunu sağlayacak eğitim haklarını talep etmektedirler.
Duygular Bildirgesi’nde on beş şikâyet sıralanmaktadır. Bunların ba-
şında oy verme hakkı ve yönetilenlerin kanunlara rıza gösterme hak-
kı gelmektedir. Daha sonraki şikâyetler ise evlilik sözleşmesinin ada-
letsizliği üzerinedir. Evlilik sözleşmesi ile kadının tüm varlığı sona
ermekte, kadına ait olan her şey kocaya ait sayılmaktadır. Erkek ka-
dının efendisi olmaktadır. Daha sonraki birkaç şikâyet ise, kadınların
kazanç sağlayan işlerden dışlanması, üniversitelerin kadınlara kapalı
olması, namus konusunda çifte standart uygulanması gibi toplumsal
ön yargılar üzerinedir.
13
19. yüzyıl Amerikan kadın hakları hareketinin liderlerinden olan
Susan B. Anthony hakkında 1873 yılında kongre seçimlerinde oy
kullanmak suretiyle yasaya itaatsizlik gerekçesiyle dava açılmıştır.
Anthony’nin ünlü davasıyla bağlantılı olarak geliştirdiği iddialar ol-
dukça önemlidir. Anthony suç işlemek bir yana, anayasa ile garanti
altına alınan vatandaşlık hakkını kullanmış olduğunu iddia ederek
Bağımsızlık Bildirgesi ve Anayasa’ya başvurmuştur. Ancak Yük-
sek Mahkeme Anthony’nin iddialarını kabul etmemiştir. Kadınlar
Amerika’da 1920’de Anayasa’da yapılan Anthony Değişikliğinin onay-
lanması ile oy kullanma hakkını elde edebilmişlerdir.
14
19. yüzyıl İngiltere’sine baktığımızda ise kadınlar bu yüzyılın or-
talarında bile kocalarının veya babalarının mülkü kabul ediliyordu.
1882’ye kadar mülk edinme ve işletme hakları yoktu.
15
Kadınlar evlen-
dikleri zaman varlıkları sona eriyor, kocasının izni olmadan anlaşma
yapamıyor, davada taraf olamıyordu. Bununla birlikte boşanma ya-
saktı ancak ayrılık belgesi alınabiliyordu. Bu süreçte de kocalar ka-
dınların mülklerine el koyabiliyor, çocuklar da babaya ait kabul edili-
yordu. 1854 yılında Barbara Leigh Smith’in evli kadınların durumunu
eleştirmek için yazdığı makale büyük etki uyandırmış, 1856 yılında
makale, altına 3000 imza atılmış bir dilekçe ile parlamentoya sunul-
13
Donovan, s. 31-32; Öztürk, s. 57-58.
14
Donovan, s. 53-54, 64; Öztürk, s. 67-68.
15
Berktay, s. 44.