

383
TBB Dergisi 2017 (özel sayı)
Berna YÜRÜT
düzenlediği kongrelerin üçüncüsü toplanmıştır. Bu iki kongrenin Os-
manlı kadınları açısından önemi, iki Türk kadının uluslararası alanda
Osmanlı kadınlarının durumu ile ilgili konuşma yapmış olmasıdır.
İlk kez 1900 yılında Paris’te Selma Rıza, 1904’te Berlin’de Hayriye bin
Ayad konuşmuştur. İkisi de Osmanlı kadının durumunu anlatmış,
İslam Hukukunun kendilerine tanıdığı hakların dahi verilmediğini
ifade ederek bundan hükümetleri ve erkekleri sorumlu tutmuştur.
Selma Rıza konuşmasında hükümeti eleştirmiştir;
“Halkı cehalet ve
fanatizm içinde tutan bugünkü hükümet, halkı daha iyi sömürebilmek için,
kadının özgürleşmesinin dine aykırı olduğu inancını yaymıştır. Ve ilerleme-
ye tutkun olan Müslüman kadınının tüm çabaları İslam’ın kendisine verdiği
hakları tekrar elde etmeye yöneliktir. Kur’an yasalarını uygulamak zorunda
olan Osmanlı hükümeti, bu hakları görmezden gelirse, İslam’ın temel ilkesini
yadsımış olur.”
Hayriye Hanım ise daha sert bir üslupla hükümeti eleş-
tirmektedir:
“Gerçek manasıyla İslam kadınlara en talepkâr Avrupalı kadını
bile tatmin edebilecek haklar ve ayrıcalıklar sunar. Fakat hükümet, kadının
erkek üzerinde ilerlemeci manada rahatsız edici bir etki ortaya koyabileceği-
ne dair korkusu gibi aslında basit bir sebepten dolayı, ahmakça bir cehaletle
ürettiği zorbaca koşullarda kadını körelmeye zorlar.”
48
Her iki konuşma da,
Osmanlı Devleti’nde İslam hukukunun kadınlara tanıdığı hakların
dahi verilmediğine dikkat çekmektedir. Yapılan bazı düzenlemelerin
meşruiyetinin sağlanması için İslam hukukuna uygunmuş gibi göste-
rilmesi eleştirilmektedir. Bu konuşmalar Osmanlı’da kadınlarla ilgili
yapılan kısıtlayıcı düzenlemelerin İslam hukukuna uygunluğunun
sorgulanması bakımından önem taşımaktadır.
Tanzimat sonrası başlayan değişim sürecinin özellikle de
Meşrutiyet’ten sonra belirginleşen özelliği kadınların toplumsal ha-
yatta daha görünür olmaları ve örgütlenmeye başlamalarıdır. Örgüt-
lenmeleri dernekler aracılığı ile olmuştur. Kurulan dernekler kadın
hareketinin yaygınlaşmasına da katkı sağlamıştır. Kadınlar ilk olarak
yardım dernekleri kurarak örgütlenmiştir. Daha sonra kadınların eği-
tilerek meslek kazanması amacına yönelik, kültürel amaçlı, ülke so-
yeti ile de çalışmıştır. Uluslararası alanda çalışan ilk kadın hakları organizasyonu-
dur. Kadın hakları üzerinde ve cinsiyet temelli sosyal adaletsizliğe karşı çalışmak-
tadır.
http://www.icw-cif.com/01/03.php, Erişim Tarihi: 06.03.2017.
48
Adil Baktıaya, Bir Osmanlı Kadınının Feminizm Macerası ve Hamidiye Modern-
leşmesi, H2O Kitap, İstanbul, 2016, s. 125-137.