

TBB Dergisi 2011 (96)
Yargıtay Kararları
425
mahkûmiyet hükmünün kurulduğu, temyiz üzerine 21.03.2002’de Yargıtay
6. Ceza Dairesince kararın bozulduğu, bilahare verilen görevsizlik kararın
dan sonra, 12.09.2003 tarihinde ikinci kez mahkumiyet
hükmünün tesis
edildiği, yine temyiz edilen dosyanın 23.07.2005 tarihinde Yargıtay C.
Başsavcılığı tarafından 5320 s.
K›nun 8/2. maddesi uyarınca mahalline iade
edildiği, müteakiben 21.10.2005 gününde üçüncü kez ceza hükmünün ku
rulduğu, sanık hakkında usulünce atanan zorunlu müdafiin hükmü temyiz
etmemesi nedeniyle kararın 03.12.2005 günü itibariyle kesinleştirildiği gö
rülmüştür.
Hükme yönelik temyiz isteminde, itirazda ve karar düzeltme tale-
binde bulunan Av. Özgür Dal›ın, duruşmalara katılımı ve Yargıtay 11.
Ceza Dairesince yapılan temyiz incelemesine kadar mahkemeye her-
hangi bir vekâletname ibrazı bulunmamakta ise de; hükmün zorunlu
müdafii huzurunda verildiğinde ve sanığın kendisine zorunlu müdafii
atandığından haberinin olmadığında bir tereddüt bulunmamaktadır.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2008/9-7 Esas 2008/56 Ka
rar sayılı kararında da belirtildiği üzere; zorunlu müdafiinin yüzüne karşı
yapılmış olan tefhim, zorunlu müdafi atandığından haberdar edilmeyen sanık
İsmail Çitim açısından hukuki sonuç doğurmayıp, temyiz süresini de başlat
mayacağı, bu nedenle temyiz davasının; sanığın zorunlu müdafiinin temyiz
isteminin süresinden sonra olduğundan bahisle reddi yerine, vekaletnameli
müdafiice yapılan temyizin, ‘öğrenme’ ile başladığının kabulü ile işin esasına
girilerek inceleme yapılmaması yasaya aykırı ise de;
Hakkındaki ceza mahkûmiyeti, bu haliyle kesinleşmemiş bulunan sanı
ğa atılı suçun gerektirdiği cezanın, suç tarihinde yürürlükte bulunup lehine
olan 765 sayılı Türk Ceza Kanununda belirtilen türü ve üst sınırına göre
davanın, anılan Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen beş yıllık
asli, yedi yıl altı aylık kesintili zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, dolandı
rıcılık suçunun işlenme tarihi olan 19.04.1999 gününden, Yargıtay 11. Ceza
Dairesinin ‘red’ kararının verildiği 25.02.2008›e kadar, kesintili zamanaşımı
süresinin geçtiği, bu nedenle de kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar
verilmesi yerine, yazılı şekilde hüküm verilmesinin yasaya aykırı bulunması
sebebiyle anılan karara itiraz edilmesi gerektiği”
görüşüyle itiraz yasa yo-
luna başvurularak “Özel Dairenin 25.02.2008 gün
985-1053 sayılı ‘red’
kararının kaldırılarak, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.10.2005 gün
263-337 sayılı hükmünün bozulması, ancak bu aykırılığın, yeniden yargı