Background Image
Previous Page  32 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 32 / 465 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2011 (97)

İbrahim AŞIK

31

Birinci durumda davacı, aralarında var olduğunu iddia ettiği yetki

sözleşmesine dayanarak yetkisiz mahkemede dava açar ve davalı sü-

resinde yetki ilk itirazında bulunursa, davacı yazılı bir yetki sözleşme-

si ibraz edemeyeceği için mahkeme yetkisizlik kararı verecektir. Buna

karşılık davalı süresi içinde yetki ilk itirazında bulunmazsa, daha son-

ra bunu ileri sürme hakkını kaybetmiş olacak ve yetkisiz mahkeme,

kendi yetkisizliğini dikkate alamayacağı için yetkili hale gelecek ve

yargılamaya devam edecektir.

İkinci durumda ise kesin yetkinin olmadığı bir uyuşmazlıkta da-

vacı, yetkisiz mahkemede dava açmış, davalı süresi içinde ve usûlüne

uygun olarak yetki itirazında bulunmamışsa, davanın açıldığı mah-

keme yetkili hale gelecektir (m.19/4). Bu durumda genel olarak ka-

bul edilen görüş, taraflar arasında zımnî yetki sözleşmesi kurulduğu

yönündedir

82

. Davacının yetkisiz mahkemeye başvurup dava açması,

davalının ise yetki itirazında bulunmaması o mahkemenin yetkisini

kabul ettiklerine dair kanunî delil kabul edilmiştir

83

.

Bu konuda diğer görüşe göre, yetki sözleşmesinin zımnî olarak

kurulması mümkün değildir. Çünkü yetkisizliğin ileri sürülmesi belir-

li bir süre içinde kullanılması gereken bir haktır; süresinde yetki itira-

zında bulunulmaması durumunda bu hak düşmüş olmaktadır. Mah-

keme de yetkisiz olduğunu dikkate alamayacak ve esasa girecektir

84

.

Davalı süresinde yetki itirazında bulunmadığı takdirde mahkemenin

yetkisini kabul etmiş sayılacaktır. Burada bir faraziye söz konusudur

ve davalının iradesinin gerçekten bu doğrultuda olmasına gerek yok-

tur. İtiraz ileri sürülmeyince mahkeme, kanundan dolayı yetki kazan-

mış olur

85

. Süresinde yetki itirazında bulunulmadığı için yetki itirazını

ileri sürme hakkı düşmüş olur

86

.

Kanaatimizce de yetki sözleşmesinin zımnen akdedildiğini ka-

bul etmek mümkün değildir. Bunun yasal bir dayanağı olmadığı gibi

böyle bir kabulü usûl hukuku kurallarıyla bağdaştırmak da mümkün

82

Üstündağ, s.216; Kuru, C:I, s.558; Kuru/Arslan/Yılmaz, s.162; Bilge/Önen, s.202;

Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.130; Bolayır, s.144; Aksoyoğlu, s.83.

83

Belgesay, Mustafa Reşit, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi C:I, İstanbul 1939,

s.63.

84

Postacıoğlu, s.169.

85

Alangoya/Yıldırım/Deren-Yıldırım, s.108.

86

Keskin, s.317.