

TBB Dergisi 2011 (97)
İbrahim AŞIK
33
kamu düzenine ilişkin değildir, mahkeme kendi yetkisizliğini dikka-
te alamayacak, davanın esasına girecektir. Kanaatimizce bu durumda
artık mahkeme kanundan dolayı yetkili hale gelmektedir. Nitekim
HMK’daki ifade bu şekilde anlaşılmaya daha uygundur. Kanunun
19.maddesinin dördüncü fıkrasında
“Yetkinin kesin olmadığı davalarda,
davalı, süresi içinde ve usûlüne uygun olarak yetki itirazında bulunmaz-
sa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.”
denilerek mahkemenin
yetkisiz olmasına rağmen yetkili hale geldiğini, yani davalının yetki
itirazında bulunmaması sebebiyle mahkemenin yetkili hale geldiğini
belirtmektedir.
HUMK’nın 23. maddesinde süresinde yetki itirazında bulunulma-
masına diğer ilk itirazlardan farklı bir sonuç bağlanmasını zımnî yet-
ki sözleşmesi ile açıklamanın mümkün olmadığını düşünüyoruz. Bu
fikri savunan Üstündağ, ilk itirazların gösterilen usûl kesiti içinde ve
hepsi birlikte ileri sürülmemesi halinde uygulanacak müeyyidenin ne
olduğunun (HUMK) 188. maddede düzenlendiğini, bu durumda ay-
rıca 23. maddedeki hükmün zımnî anlaşma fikri ile açıklanabileceğini
belirtmektedir
91
.
HUMK’nın 188. maddesindeki düzenlemeye rağmen 23. madde-
de ayrı bir düzenleme getirmesinin sebebi, yetki itirazının süresinde
yapılmamasının sonucunu açık bir şekilde belirtmektir. 188. maddeye
göre süresinde yetki itirazında bulunulmadığı zaman sonradan yetki
itirazının ileri sürülemeyeceği açıktır. Ancak davanın açıldığı yetkisiz
mahkemenin davanın esasına girip girmeyeceği, yetkisiz mahkemenin
yetkili hale gelip gelmeyeceği konusunda tereddüt oluşmaması için
kanun bunu ayrıca belirtme ihtiyacı duymuştur. Diğer ilk itiraz halle-
rinde ise böyle bir tereddüt oluşmayacağı için 188. maddedeki düzen-
leme yeterlidir. Ayrıca belirtilen bu görüşte kendi içinde çelişki vardır.
Çünkü bir taraftan sonradan mahkemenin yetkisizliğinin ileri sürü-
lemeyeceği, diğer taraftan ise hâkimin bu durumlarda kendi yetkisi-
ni re’sen araştırmak zorunda olduğu belirtilmektedir
92
. Oysa HUMK
23. maddesinin birinci cümlesinde
“Salahiyettar olmıyan bir mahkemede
aleyhine dava ikame olunan kimse esasa girişmezden evvel bu bapta itirazda
bulunmazsa o mahkemenin salahiyetini kabul etmiş addolunur.”
denildik-
91
Üstündağ, s.215-217.
92
Üstündağ, s.215-217.