Background Image
Previous Page  143 / 529 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 143 / 529 Next Page
Page Background

Dünü, Bugünü ve Yarınıyla Vergilendirme Yetkisinin Hukuksal Perspektifi

142

Keyfilik nitelendirmesi ile ters orantılı seyreden ve temelinde

hukuk devleti ilkesi bulunan hukuki güvenlik ilkesi, vergilendirme-

nin belirliliğini, vergi hukukunda kıyas yasağını ve vergi yasalarının

geriye yürümezliği ilkesini içermektedir. Bu arada sistematik açıdan

başlıklandırmalarda bulunuluyorsa da biraz önce de belirtildiği gibi

bu ilkelerin birbirlerinden bağımsız olmadıklarını, Anayasa’ya aykırı

bir normun aynı anda birden çok ilkeyi ihlal edebileceğini; bazı ilkeler

arasındaki ilişkininse oldukça zayıf olduğunu belirtmek gerekir.

65

Anayasa Mahkemesi bir kararınd

66

; 5766 s. Kanunun geçici birinci

fıkrasını, kanunların geriye yürümezliği, hukuki güvenlik ve belirlilik il-

kelerine kısacası hukuk devleti ilkesine aykırılığı nedeniyle iptal etmiştir.

Mükelleflerin güvence altında olması izaha çalışılıyorken elbette

ki kanunların zaman bakımından uygulanacakları anın da iyi tespit

edilmesi, kanunların açık ve anlaşılır olması, dolayısıyla sebepsiz yere

mükellefin mağdur edilmemesi gerekliliğinden yola çıkarak, hukuki

güvenlik ilkesinin alt unsurları olan vergi yasalarının geriye yürümez-

liği ve belirlilik ilkelerinin vergilendirme yetkisi kapsamındaki incele-

melerinin çalışma kapsamındaki değerlendirmesi şu şekildedir:

65

Tekbaş, s. 253.

66

http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=manage_karar&ref=show&action=

karar&id=3391&content =vergilendirme yetkisi, Anayasa Mahkemesi Kararı,

2009/39 E. 2011/68 K. Numaralı, 28.4.2011 t. , R.G. Tarih-Sayı: 15.10.2011-28085:

“…kanun hükümlerinin geriye yürütülmesine yol açıldığı, hukuk devletinin hukuk gü�

venliği ve hukuki belirlilik ilkeleriyle suç ve cezaların yasallığıyla paralellik gösteren ver�

gilerin yasallığı ilkesinin ihlal edildiği, bu nedenle itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2.,

10., 38. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. 5766 sayılı Kanunla 6183

sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da genel olarak şirket ortakları

ve kanuni temsilcilerin, kamu borcu nedeni ile sorumluluklarını arttıran, genişleten ve

müteselsil sorumluluk esası getiren düzenlemeler yapılmıştır. Kanun’un geçici 1. mad�

desi ile Kanunla getirilen hükümlerin Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil

edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında da uygulanması öngörülmüştür… İtiraz

konusu geçici 1. maddeyle 5766 sayılı Kanun’la 6183 sayılı Kanunda yapılan değişiklik�

ler ve eklenen hükümlerin Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte henüz tahsil edilmemiş,

ancak daha önceki bir dönemde doğmuş ve ödenmesi gereken hale gelmiş kamu alacakla�

rına da uygulanması öngörülmek suretiyle Kanun hükümleri geriye yürütülmüş olmak�

tadır. Buna göre, amme alacağının sorumluluğunun tespitinde alacağı doğuran olayın

gerçekleştiği zaman değil, Kanunun yürürlük tarihi itibariyle borcun halen tahsil edilme�

miş olması esas alınmıştır… 5766 sayılı Kanun’da esas olarak bir kamu alacağı ile ilgili

bireylerin sorumluluklarını arttıran ve müteselsil sorumluluk getiren düzenlemelerin,

Kanunun geçici 1. maddesi ile yürürlük tarihi itibari ile tahsil edilmemiş alacaklara da

uygulanması hukuk kurallarının geriye yürütülmesi anlamına gelmekte ve Anayasada

yer alan hukuk devleti kapsamındaki hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmamaktadır…”